CHP'de olağanüstü kurultay talebi ve "değişim" sloganıyla toplanan imzaların sayısı bugün 17.30'da netleşmiş olacak. 81 il başkanının 59'u, 144 milletvekilinin 129'u olağanüstü kurultay toplanmasına karşı çıktı. 129 milletvekili arasında 4 Antalya milletvekili de bulunuyor. Kurultaya itirazın gerekçesi anlatılırken, "OHAL'i olağanlaştıran kalıcı bir OHAL devleti kurmayı hedefleyen iktidar" tarafından "Tek adam rejimi(nin), genel hukuk kurallarına ve Anayasaya aykırı bir şekilde her alanda hayata geçirilmeye başlandığı" hatırlatılarak; "CHP'nin olağanüstü kurultay tartışmalarıyla zaman kaybederek ülke gündeminden uzaklaşması"nın "Sadece tek adam rejimini memnun edeceği"ne, "CHP'nin aydınlık geleceğine zarar vereceği"ne dikkat çekilmiş.
SORUMLU BAŞKALARI MI?
"Tek adam rejimi(nin), genel hukuk kurallarına ve Anayasaya aykırı bir şekilde her alanda hayata geçirilmeye başlanmış olması"nın, "OHAL'i olağanlaştıran kalıcı bir OHAL devleti kurmayı hedefleyen iktidar"ın bulunduğu konumun, CHP'nin 2011'de yüzde 25.94, 2015'te yüzde 25.3 olan oy oranının, 2018 yılında yüzde 22.65'e düşmüş olmasıyla; bu düşüşün CHP'yi yönetenlerin başarısızlığıyla hiç mi ilgisi yok? Var ise, CHP delegelerinin "Parti örgütümüzü, parti tüzüğümüzü, parti faaliyetlerimizi masaya yatıralım; bunu da en iyi şekilde demokratik yolla, olağanüstü kongreyle yapalım", demesinde ne sakınca olabilir?
'İMZA SKORU' İLE 'ALGI YARATMA'
İl başkanları açıklamasında geçen, "Kurultay tartışmalarının imza skoruna dönüştürülerek kamuoyu önünde yapılması"; milletvekilleri açıklamasında geçen, "Kurultay toplanmasına yönelik imza sayıları üzerinden algı yaratma" ifadeleri, dikkatinizden kaçmamış olmalı. Kurultay için salt çoğunluğun üzerinde imza toplanması, CHP'de demokratik merkeziyetçilik mekanizmasının işletilmesi değil, tartışmaların "imza skoru üzerinden", "kamuoyu önünde" yapılması anlamına geliyormuş. Milletvekilleri, bununla da yetinmeyip, delegelerin CHP tüzüğüne uygun demokratik talebini "imza sayısı üzerinden algı yaratma" noktasına vardırabilmiş.
TÜZÜK NE DİYORSA O
Tartışılan aslında delegelerin söz sahibi olduğu bir süreç, bir prosedür. Doğal delege pozisyonundaki milletvekilleri ve delege il başkanlarının kendilerini doğrudan ilgilendiren bir konuda görüş belirtmesine itiraz edilemez. Delege olmayan il başkanlarının görüşlerini açıklaması da itiraz kabul etmez. Herkes kendi görüşü ve tavrını belirlemekte özgür olduğuna göre kurultay için imza vermek kadar vermemek de herkesin kendi bileceği iştir. Buradaki sorun, açıklanan görüş, alınan tavır değil; karşı tavır gösterenlere yönelik "imza sayısı üzerinden algı yaratma", "imza skoru üzerinden tartışma yapma" suçlamaları. "Suçlama" diyoruz, sorunu bu ifadelerle dile getirdiğiniz de "öteki"ne demokratik hakkını layık görmemiş, onu suçlamış oluyorsunuz. Doğru tavır, demokratik yaklaşım, toplanan imzaların sayısına göre parti tüzüğünün gereğinin yerine getirilmesidir.