Kısır çekişmelerle zaman öldüren insanları bir kenara bırakırsak, ülkenin ve Antalya’nın en önemli sorunu ekonomi… Sonu gelmeyen zamlar, hayat pahalılığı, işsizlik ve gelecek ile ilgili belirsizlik neredeyse insanların nefes almasını zorlaştırıyor ancak ekonominin kahramanları da hep ihracatçılar olmuştur. Kazandırdıkları döviz, sağladıkları istihdam ve sağladıkları piyasa hareketliliği, ülke ve insan ekonomisine doğrudan etki eder. Çünkü ihracat, Türkiye’nin dış ticaret dengelerinin korunmasını, ekonomik faaliyetlerin canlanması, üretim ve karlılığın artmasını sağlar. Bu nedenle Dünya’nın en büyük ekonomileri, en çok ihracat yapan ülkelerdir.

Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) bu ihracatçıların tepe kuruluşu konumunda. Antalya’nın yanında, Burdur ve Ispartalı ihracatçıları da bünyesinde barındırıyor.İhracatçılar, ürünlerini pazarlayabilmek için kara, deniz, hava ve demir yolunu kullanıyor. Hava yolu taşımacılığı çok pahalı ve bazı ürünlerin bu yolla yurtdışına çıkarılması neredeyse imkânsız. Demir yolu, her seçim döneminde ninni gibi anlatılır ama o masal Antalya’da bir türlü hayata geçirilmez. Karayolu taşımacılığı hem zaman, hem de prosedür olarak çok dezavantajlı olsa da mecburen en çok tercih edilen yöntem.

Geriye kalıyor deniz yolu... 640 kilometre sahili olan Antalya, bu zenginliğini birçok alanda olduğu gibi ihracatta da kullanamıyor. Çünkü mevcut liman buna elverişli değil. Limanın derinliği yük gemilerinin yanaşması için, rampalar da büyük konteynerleri yüklemek için uygun değil.

Yaklaşık 1 yıldır BAİB Başkanlığı yapan Ümit Mirza Çavuşoğlu, bu sorunun çözülmesi için yoğun mesai harcıyor. Liman yetkilileri ile görüşüyor ve daha fazla ihracatçı firmanın kenti terk ederek İzmir ve Mersin’e taşınmasına engel olmaya çalışıyor.

Merkezlerini Antalya’da tutan firmalar da, yurtdışına çıkış için Mersin veya İzmir limanlarını kullanıyor. Kayıtları İzmir ve Mersin’de tutulan bu firmaların ihracat rakamları ve kayıtları buralarda kalıyor. Bu durum da Antalya’nın ihracat rakamlarının daha düşük olarak açıklanması anlamına geliyor. Yani Antalya’da üretilen bir ürün, İzmir veya Mersin’den ihraç edilmiş olarak rapor ediliyor. Deyim yerindeyse Antalya çalışıp mesai yapıyor, ay sonu maaşı İzmir veya Mersin alıyor.

Antalya Limanı’nın, ihracata elverişli hale gelmesi için Q Terminals yetkilileri ile geçtiğimiz hafta bir toplantı yapıldı. Ümit Mirza Çavuşoğlu Başkan bu ziyaretten oldukça memnun ve umutlu ayrılmış. Bundan sonra da yetkililer ile temas halinde olacaklarını söylüyor.

Çavuşoğlu’na göre, Antalya Limanı’nın aktif hale gelmesi Antalya ekonomisine tahminlerden çok daha büyük katkı sağlayacak.

Her şeyden önce İzmir veya Mersin’e gitmek zorunda kalmayacak olan firmalar nakliye ve zaman kaybının önüne geçecek. İşgücü için harcadıkları paranın önemli bir bölümü ceplerinde kalacak.

Türkiye’nin en büyük 500 sanayi tesisi arasında yer alan, ancak limana yakın olduğu için merkezini Mersin’e taşımak zorunda kalan ANKUTSAN gibi devler Antalya’dan kaçmayacak. Mermer ve su sektöründe faaliyet gösteren, liman sorunu nedeni ile kentten ayrılmaya hazırlanan çok sayıda firmanın kaçışının önüne geçilecek.

Liman işletmeciliği konusunda 25 yıllık yeni anlaşma sağlayan Q Terminals’ın Temmuz ayında devir işlemlerinin bitmesi bekleniyor. Bu işlemin ardından deniz derinliği ve yükleme rampaları ile ilgili tahminen 100 milyon dolarlık bir yatırım yapılması bekleniyor. Bu rakam, liman aktif hale geldikten belli bir süre sonra zaten kendini amorti edebilecek.

Firma yetkilileri, bu konuda BAİB yetkililerine olumlu görüş bildirmiş.

Birçok ülke ihracat yapacak firma bulamazken, ekonomisi ihracata bağlı olan Türkiye bu kahramanlarına engel çıkaran değil yolunu açan bir politika izlemeli. BAİB gibi sorunları doğru tespit edip tedavi yöntemlerini de sağlıklı bir şekilde belirleyen kurumlara kulak verilmeli.

Antalya’dan daha çok ihracatçının kaçması engellenmeli ve Antalya Limanı bir an önce ihracata elverişli hale getirilmeli.