•Devletin Öncülüğünde Üreticilerin Bir Araya Gelerek Kooperatifleşmesi
Maliyetleri düşürmenin diğer bir yolu devletin öncülüğünde üreticilerin bir araya gelerek kooperatif kurması ve girdilerini ucuza almalarının sağlanmasıdır. Örneğin sebze üreten küçük çiftçilerin bir araya gelerek 200 dekarlık sera ölçeğine ulaştıklarında kuracakları kooperatif kanalı ile girdilerini ucuza alıp üretim maliyetlerini düşürebilirler.
Yine her küçük (2 – 5 dekarlık) sera için ayrı ayrı alınan tarım ekipmanları yerine daha az sayıda ekipman alınarak aynı iş kooperatif kanalı ile yapılarak maliyetlerin düşmesi sağlanabilir.
C- Kalkınmada Bölgesel Üstünlük Sağlayacak Ürünler
•Muz
Doğal olarak Muz üretimi Alanya, Gazipaşa ve Anamur (Mersin) da yetişirken son yıllarda Türkiye’de Akdeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde binlerce dekar örtü altında (seralarda) yetiştirilmeye başlanmıştır. Seraların kuruluş dekar maliyeti 2020 yılında 130-150 bin lira olması ile pahalı bir yatırımdır. Türkiye şu an itibari ile Muz ithalatçısı olduğu için üretim açığını kapatmak için örtü altında muz yetiştirmek mantıklı olabilir. Ancak planlama yapmadan aşırı miktarda muz yetiştirmek üretim fazlası yaratacağından fiyatların çok düşmesine ve dolayısı ile üreticilerin uzun vadede zarar etmesine sebep olacaktır.
Özellikle Alanya, Gazipaşa’da yamaçlarda açık alanda muz yetiştiren binlerce çiftçimiz daha çok mağdur olacaktır. Ayrıca Serik, Manavgat, Alanya ovalarının tamamen plastikle kaplanmasından dolayı kışın yağacak yağmur sularını emecek toprak kalmamaktadır. Suyu emecek toprak olmaması sebebi ile bu yerlerde sel baskını tehlikesi oluşacaktır. Bunu çözmek için Serik, Manavgat, Alanya ovalarında yağmur sularını taşıyacak büyük kanalların açılması gerekmektedir.
•Avokado
Avokado, -2 C ile -6.5 C soğukluğa dayandığı için kışları ılık geçen, kış ve ilkbahar geç donlarının olmadığı, şiddetli esen rüzgârların olmadığı bölgelerde ve taban suyu seviyesinin en fazla 2 metre olduğu topraklarda yetişen bir meyvedir.
Türkiye’de Avokadonun yetişme özelliklerine uygun yer Alanya ve Gazipaşa ilçelerimizdir. 2020 verilerine göre Türkiye Avokado üretimi 5 bin 923 ton olup bunun 4 bin 930 tonu (%83)’ü Antalya’da üretilmektedir. Antalya avokado üretiminde Alanya 2957 ton ile birinci sıradadır. Alanya’yı 1159 ton ile Gazipaşa,
490 ton ile Manavgat izlemektedir. Avokado, iklim özellikleri dolayısı ile Alanya ve Gazipaşa için stratejik bir üründür. Alanya ve Gazipaşa’da avokado yetiştirilebilecek arazilerin tamamına avokado bahçeleri tesis edilerek bu ilçelerde ekonomik olarak bölgesel üstünlük sağlanabilir. Avokado tesis edilecek arazilerde yetiştirilmekten vazgeçilen ürünlerde arz azalması olması, ürünü başka ilçelerde üreten üreticilerin daha çok kazanç sağlamasına sebep olacaktır.
Avokado Dış Ticareti: TÜİK dış ticaret verilerine göre; Türkiye’de 2020 yılında 824 ton avokado ihracatı gerçekleştirilirken, aynı sezonda 3.535 ton avokado ithalatı yapılmıştır. Her geçen yıl ithalat değerleri artış göstermektedir. 2020 yılında ithalat miktarı 2015 yılına göre %900 oranında artmıştır. Türkiye’nin avokado İhtiyacını karşılanmasında yeterlilik oranı % 54’dür.
•Finike Portakalı
Finike Washington Navel çeşidi portakalı, yetiştiği bölgenin Kuzeyinin yüksek Akdağ, batısının Gülmez Dağı ile kaplı olması, toprağın Akçay ve Alakır dereleri ile yıllardır alüvyonlu topraklarla doldurulması sonucunda hava, su ve toprak yapısı ile farklı kılmaktadır. Portakalın kendine özgü aroması ve tadından dolayı coğrafi işaret özelliği almış bir üründür. Coğrafi işaretin kırsal kalkınma araçlarından biri olması yerel değerlerin ortaya çıkarılması için önemlidir. Ancak yeterli denetimler yapılmadığı için Finike’ye başka bölgelerden getirilen Washington portakalı narenciye paketleme tesislerinde ambalajlanarak Finike etiketiyle satılmaktadır. Bunun için Finike portakalı ekonomik olarak hak ettiği değeri bulamamakta ve üreticilerin geliri azalmaktadır.
•Karyağdı Armutu
Armut üretiminde Türkiye’nin %20’sini üreten, Korkutelili armut üreticileri Karyağdı Armut’ unun marka tescilini yaptırmalarına rağmen üretim maliyetlerinin ve depolama maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı alın terlerinin karşılığını alamamaktadırlar. Coğrafi işaret alan ürünün ihracatına teşvik primi verilmelidir.
•Mantar
Korkutelili çiftçiler Türkiye’de kültür mantarı üretiminin %55’ini, armut üretiminin %20’sini gerçekleştirmesine rağmen alın terlerinin karşılığını alamamaktadır.
Korkuteli’de mantar üreticilerinin üretim maliyetleri çok yüksektir. Yılda 20 bin ton mantar üreten üreticilerimiz iklimlendirme için kullandıkları elektriğin bedelini ticari elektrik tarifesinden ödedikleri için maliyetleri artmaktadır. Mantar üreticisine de sanayicinin kullandığı ucuz elektrik desteği sağlansa bu maliyet artışı oluşmayacaktır.
Mantar üreticilerinin bir çatı altında toplanarak işlenmiş mantar ürünleriyle mantara katma değer katacak çalışmalar gerçekleştirmeleri zorunludur. Bu çerçevede devlet, birlik veya kooperatif kanalı ile mantara katma değer katmak isteyen üreticilere devlet desteği vermelidir.
D- Zirai Kazançlarda Vergilendirme
Zirai kazanç, başka bir deyişle çiftçilerin elde ettiği kazanç temelde iki şekilde vergilenir: Gerçek usulde vergilenenler ve gerçek usulde vergilenmeyenler. Gerçek usulde vergilenenler zirai işletme hesabı esası ve bilanço esasına göre vergilenir. Gerçek usulde vergilendirilmeyenler satmış oldukları zirai ürün üzerinden stopaj yoluyla kesinti yapılarak vergilendirilirler. Bu oran toptancı hallerinde satılan ürünler ve ticaret borsalarında tescil ettirilen ürünler üzerinden yüzde 2 diğer hallerde yapılan ürün teslimlerinde ise %4’tür.
Gelir vergisi kanunun 54. maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçüsünü aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları gerçek usulde zirai işletme esası veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre tespit olunarak vergilendirilir.
Bu hükmün tatbikinde, aile reisi ile birlikte yaşayan eş ve velayet altındaki çocuklara ait işletmeler ile ortaklık halindeki işletmelerde, işletme büyüklüğü toplu olarak nazara alınır. Ortaklıklarda, ortaklığın birden fazla işletmeye taalluk etmesi veya işletmelerin ayrı ayrı mahallerde bulunması durumu değiştirmez. 52. maddede yazılı tek işletmelerde işletme birden fazla ortaklıklara ait olsa bile bu ortaklıklara ait işletme büyüklüğü toplanmak suretiyle nazara alınır. Birden fazla zirai işletmede ayrı ayrı şahıslarla ortaklığı bulunanların işletme büyüklüğü ölçülerinin tespitinde ortaklık payları toplamı esas alınır.
54. maddede yazılı ziraat gruplarının birkaç tanesi içine giren zirai faaliyetlerin bir arada yapılması halinde, en fazla iki gruba ait işletme büyüklükleri bu gruplar için tespit olunan hadlerin yarısını aşanlar gerçek usulde vergilendirilir.
Gerek şahsi işletmesi gerekse dâhil bulunduğu ortaklıklar müstakilen işletme büyüklüğü ölçüsünün altında kaldığı halde kendisine ait işletmenin ve ortaklıklardaki payların toplamı bu ölçüyü aşan çiftçiler gerçek usulde vergilendirilir. Payları toplamı ölçüleri aşmayan diğer ortaklar tevkifat yoluyla vergilendirilirler. Yarıcılık ortaklık sayılır. (VERGİ KANUNU)
Yukarıdaki vergi hükümlerine göre bölgemizde gerçek usule tabi olmak için Seracılık faaliyetlerinde işletme büyüklüğü ölçüsü 8 dekar olarak belirtilmiştir. Bölgemiz için bu işletme büyüklüğü ölçüsü uygulamada birçok sıkıntı yaratmaktadır. Genel olarak bölgemizde üretim yarıcılık sistemi ile yapılmaktadır. Yani tesis kurma maliyetleri arazi sahibine ait olup tesis içerisinde yapılan üretimin gelirleri yarıcılık (Ortaklık) sistemi içerinde eşit olarak paylaşılmaktadır. 3-4 kişilik bir ailenin üretim yapabileceği arazi büyüklüğü en çok 5 dekardır. Bu durumda işletme büyüklüğünü aşan arazi sahipleri birden fazla kişiyle ortakçılık yapmak zorundadır. Bu durumda arazi sahibi birden fazla kişiyle ortaklık kurup defter tutmak zorunda kalmasına sebep olmaktadır. Örneğin 20 dekar bir arazide üretim yapan arazi sahibi en az 4 yarıcı ortak ile 4 defter tutmak zorundadır. Bu da belge düzeninde büyük bir karışıklığa yol açmaktadır. Sonuçta bu yarıcı ortaklar sezon bitmeden de işi bırakıp kaçıp gitme durumuna da gelebilirler.
Bu durum arazi sahibinin bu ortakçı ile tutmuş olduğu defter için durumu içinden çıkılamaz bir hale getirmektedir. Kaldı ki yarıcı ortakların birçoğu bu ortaklık işini kabul etmemektedir. Çünkü onlar da bu defter tutma işine girdiklerinde vergi Bağ-kur, Oda kaydı gibi birtakım yasal giderlerle karşılaşacaklarından bu tür işletmelerde çalışmak istememekte ve hem devlet açısından hem de arazi sahibi açısından vergilemede kayba yol açmaktadır. Çünkü işletmede oluşan bütün riskler arazi sahibine aittir. Ayrıca gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerin satmış olduğu ürünlere
Yüzde 1 KDV yükü binmektedir.
Çiftçiler bu yüzde 1 KDV bedelini satmış olduğu ürünlerden tahsil edememektedirler. Zirai Ürün alanlar satmış olduğu ürünün aynısını gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçinin ürünlerinden
Yüzde 1 KDV ödemeden alma şansına sahiptir. Bu durumda gerçek usulde defter tutan çiftçilere yüzde 1 KDV yük olarak gelmektedir.
Yine gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçi yalnızca yüzde 2 stopaj ödemek durumundayken gerçek usulde defter tutan çiftçi
Yüzde 2 stopajın yanı sıra yüzde 15’ten başlayan oranlarda gelir vergisi ödemek zorunda kalmaktadır. Bu durum da vergide adaletsizliğe yol açmaktadır.
Ayrıca tarıma verilen desteklerin ürün bazında gerçekleştirilmesi (Örneğin teşviklerin müstahsil makbuzu karşılığında verilmesi) sektördeki belge düzenini sağlamada büyük bir etki yaratacaktır. Devlet gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin ödemiş oldukları stopaj bedellerini tahsil etme imkânına ulaşacaktır.
Yine bölgemizde narenciye üretiminde işletme büyüklüğü ölçüsü 1500 ağaç olarak belirlenmiştir. Yani dekarda 25 ağaç olduğu varsayılırsa yaklaşık arazi büyüklüğü 60 dekara denk gelmektedir. Seracılık faaliyetinde 8 Dekar gerçek usulde vergilendirilmesine rağmen ki bu oran yarıcılık sisteminde düşündüğünüzde 4 dekara düşmektedir. Narenciye üretiminde 60 dekarın gerçek usulde vergilendirilmesi büyük haksızlığa yol açmaktadır. Seracılık faaliyetinde bu arazi büyüklüğünün ölçüsünün 30 dekar olarak belirlenmesi adaletli olacaktır.