Muharrem İnce'nin diğer illerde olduğu gibi Antalya mitingi de coşkulu geçti. Kepez Arena yanındaki toplanma alanını hınca hınç dolduran kalabalık, İnce'nin konuşmasını alkışlar ve sloganlarla sık sık kesti. İnce'nin yerinde ya da televizyondan izlediğimiz tüm toplantılarına damga varan bir özelliği varsa o da, bu toplantıların siyasi bir buluşma olma yanında eğlenceli bir buluşma şeklinde de gerçekleşmiş olması. İnce'nin esprili, neşeli kişiliği, toplantılarına katılanların da neşeli olmasını getiriyor. Dünkü mitingde de kürsüde neşeli bir lider, alanda neşeli insanlar vardı. İnce, izleyicileri ve sevenlerine neşe sunmakla yetinmiyor elbette. 24 haziran seçimleri için CHP'ye ve muhalefet cephesine de güven telkin ediyor. CHP'ye oy veren insanlar, Ecevit döneminden bu yana belki de ilk kez, başarılı çıkacaklarına inandıkları bir seçim dönemi yaşıyor. GERİLİM DİLİNDEN UZAK BİR ÜSLUP Bu inanç ve güven ortamının, Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce arasındaki üslup farkından kaynaklandığı söylenebilir. Ülke insanı, en azından demokrat kamuoyu siyaset dünyasına hakim olan gerilim dilinden gına getirmiş durumda. İnce'nin, en sert suçlamaları bile espriyle, imayla, ironiyle savuşturarak, suçlamayı suçlayana döndüren, suçlayanı suçlamanın muhatabı kılan konuşmaları, sadece sözünü ettiğimiz gerilim diline değil, gerilim ortamına da son verecek bir lider profili çizmesini sağlıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun üslubu, tersine, iktidar kaynaklı gerilim diline aynı dille cevap verirken onun seviyesine düşen, onun körüklediği, onu körükleyen bir üslup. 'NAMUSSUZ', 'ŞEREFSİZ', 'ALÇAK'! "Diktatör diyorum, ama kusura bakma sen diktatör değil diktatör bozuntususun." “Bizi terörle ananlar, yan yana getirenler namussuzdur, şerefsizdir, alçaktır.” "Savcılara talimat verip Kılıçdaroğlu'na fezleke hazırlayın diyorlar. Hazırlatmazsanız şerefsizsiniz." "Siz devletin kozmik odasını açıyorsanız. Açık ve net söylüyorum vatan hainisiniz." Bunlar, Cumhurbaşkanı - Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın suçlamalarına Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevaplardan bazı "masum" örnekler. Erdoğan kendisine "Bay Kemal sen er meydanına gelemezsin. Er meydanına er olanlar gelir" mi dedi; Kılıçdaroğlu'nun cevabı, "Er meydanını tespit et, gelmeyen şerefsiz" olacaktır. İNCE'YLE GELEN HEYECAN Erdoğan, "Diyarbakır mitinginde Türk bayrağı yoktu" dediğinde, bu suçlama İnce'nin üslubunda "Sadece prompter’ı değil gözü de bozuk! Bayrak Yok diye ya seni yine kandırmışlar ya da gözlerin görmüyor. Göz doktoruna gitmeni tavsiye ediyorum" şeklinde cevap bulacaktır. Erdoğan Diyarbakır mitingine kimlerin katıldığını MİT'ten öğrendiğini söylediğinde cevap, "İstihbaratı siyasi amaçla kullandığın için darbe girişimini eniştenden öğrenmek zorunda kaldın" olacaktır. Dünkü CHP mitinginde öne çıkan, CHP'de İnce'yle gelen; bu üslup değişimi, bu üslup farkıyla gelen İnce ayar heyecandı. Muharrem İnce'yi dinlemek için mitinge gelen 100 yaşını gerilerde bırakmış Ahmet Ali Hayıt, İnce'nin Antalya mitingiyle ilgili her şeyi anlatmaya yetiyor. Sunucu, miting alanını gelincik tarlasına benzetti. Miting alanına sığmayan kalabalığın oluşturduğu görüntü için bundan daha güzel benzetme yapılamazdı. Bu güzel görüntüyle tezat teşkil eden tek şey, İnce'nin neşeli sivil imajıyla hiç de uyumlu olmayan çaktık kaşlı, siyah gözlüklü korumalardı.