Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Antalya'nın simgelerinden Kesik Minare'ye külah giydirilmesini eleştiren Mimarlar Odası'na veryansın etmiş. Mimarların temel gerekçesinin "Venedik kriterlerine aykırı hareket edilmesi" olduğunu söyleyen Ertem, "Şimdi Mimarlar Odasına sesleniyorum. Ya Venedik kriterlerinden bihaberler ya da Venedik kriterlerini bilerek çarpıtıyorlar” ifadelerine yer vermiş.

*****

Kesik Minare'ye külah giydirilmesine sadece Mimarlar Odası karşı çıkmadı. Onlarca meslek odası yanında bir o kadar sivil toplum örgütü, muhafazakârlar dahil Antalyalıların çoğunluğu bu restorasyona tepki gösterdi. Ertem'e öncelikle bunu hatırlatmak gerekir: Tepkinin temelinde kent hafızasında simgesel yer edinmiş bir yapının simgeselliğinin yok edilmesi, yapının kesik minaresi ile özdeşleşen simgeselliğinin hafızalardan silinmek istenmesi yatmakta. Restorasyonla ilgili kaygının ibadetle ilgili olması da ikna edici değil; sorun ibadetse, ezan minarenin kesik olanında da okunabilir. Muhafazakâr vatandaşların yaklaşımı da bu minval üzre. Kesik Minareyle özdeşleşmiş bu yapının, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun “Açık Hava Müzesi" kullanımına yönelik plan kararı doğrultusunda restore edilmesi. Sivil toplum örgütleri ve vatandaşların önerisi bu.

*****

Mimarlar Odası'nın Kesik Minare'ye şapka giydirilmesine karşı çıkması, giydirmenin Venedik Tüzüğüne uygun olmamasıyla sınırlı değil. Mimarlar Odası'nın itirazının ilk sırasında konunun temyizde olması, yargı aşamasının devam ediyor olması yer alıyor. İtirazının Venedik Tüzüğü'yle sınırlı olduğunu varsayalım. Mimarlar Odası itirazına tüzüğün 11. maddesini referans gösteriyor. 11. madde şöyle diyor: "Kültür varlığına mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı üslup birliği değildir. Bir kültür varlığı üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi, arkeolojik ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz."

*****

"Yapının birçok kullanım döneminin olduğu, bunlardan sadece birisinin ortaya çıkarılarak onarım ve işlevinin getirilmesinin yapının diğer dönemlerinin yok sayılması anlamına geleceği açıktır... Kesik Minareli yapı 2. yüzyılda tapınak olarak yapılmış, sonra kiliseye çevrilmiş, 15. yüzyıldan bu yana 500 - 600 yıl cami olarak kullanılmış. Bu 500-600 yıl cami olarak kullanılan yapının öncesinde 1300 yıl cami dışı ibadet yeri olarak kullanıldığı anlamına geliyor." Bu vurgulamayı yapan Mimarlar Odası, "Yapılan restorasyonda bu dönemlerin izlerinin silinmemiş olması gerekir. Yapının cami işlevine uygun olarak yeniden donatılması altındaki ya da üzerindeki diğer değerlerin bir anlamda yok sayılması anlamına gelecektir. Burada verilecek işlev yapının kimliğinden ziyade üzerindeki arkeolojik ve mimari değerlerin sergilenmesi işlevi olmalıdır" diyor. Kesik Minareli yapıyı Venedik Tüzüğü ile ilişkilendirirken Mimarlar Odası'nın üzerinde yol aldığı argümanlar bunlar. Bütün bunlardan sonra sormak gerekmez mi; Venedik Tüzüğü'nden Mimarlar mı bihaber, Vakıflar Genel Müdürü mü?