Tarım sektörü ile ilgili başladığım haftalık sohbetler, osb smhdkdmdk yd farklı boyutlara gidiyor.
Bu işe başlamamızın asıl nedeni, tarımda söz sahibi olmuş, ülke ekonomisine katkıda bulunan ve katma değer sağlayan insanları kamuoyuna tanıtmaktı.
Çünkü böyle insanların sayısı az değil. Afrika ve Asya ülkelerinde sera kuran, ülke insanına seracılık eğitimi sunan ve bilinçli çiftçiliğin adeta dersini veren insanlarımız mevcut. Hem de Antalya’da.
Bunlara zamanı gelince yer vereceğiz, vermeliyiz de.
Ancak sektörün neredeyse tamamı sıkıntılı. Üreticisinden tüccarına, ziraat mühendisinden işçisine kadar herkes sektörün ekonomik boyutundan dert yanıyor.
Sektörün okumuş ve ihtisas yapmış kesimini oluşturan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Vural Şahin de bunlardan birisi.
Sohbet etmek için sözleşirken, bilimsel çalışmalarından ve ziraat mühendislerinin tecrübelerinden bahsetmek niyetindeydim.
Ancak her sorumun devamını ekonomiye getirdi Vural. Bilinçsiz üretimden, yeni Pazar bulunamamasından ve en önemlisi de döviz kurunun sürekli yükseliş eyiliminde olmasından dert yandı.
Daha önce 100 TL’ye aldıkları ilacı bugün 230 TL’ye alabildiklerini anlattı.
Tarımda ilaçtan gübreye kadar her şeyi ithal ettiğimizi, son olarak Suriyelilerin devreye girmesi ile iş gücünü de ithal eder hali geldiğimizden dem vurdu.
Artan maliyetler nedeni ile yaşanan fiyat artışının önüne geçebilmek için başvurulan ihracat yolunun ise çözüm olmadığını anlattı.
Hal böyle olunca, insan istese de pozitif bir tablo çizemiyor.
Tarla ve serasında üretim yapan çiftçi, ürünü para etmediği için mutsuz.
Ürünleri Toptancı Hali’nde pazarlayan komisyoncu, fiyatların düşük olması nedeni ile umutsuz.
Ancak marketlerde sebze ve meyveleri pahalı olduğu için alamayan vatandaş da tepkili.
Burada birşeylerin yanlış gittiği kesin.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Vural Şahin’e göre sorumlu aracılar.
Sektörün diğer temsilcilerine göre de en çok kazananlar hep aracılar.
Ziraat mühendislerinin temsilcisi olan Vural Şahin de tarım ekonomisinden dert yanıyorsa, ortada ciddi bir kriz vardır demektir.
İhracatın azaldığı, ithalatın sürekli arttığı bir sektörde, yaşanan soruna bir an önce çözüm bulunması gerekiyor.
Yoksa sektörün tüm temsilcilerinin söylediği gibi, kısa süre sonra tarımla ilgili herşeyi ithal edecek duruma geliriz.
İşte o zaman gerçek krizle karşı karşıya kalırız ve birçok şey için geç kalmış oluruz.