Yıllarca maç izleyen, yorumlayan birisi olarak bu işten soğuduğumu itiraf etmeliyim. Bu kadar beceriksiz, kişiliksiz, korkak ve kaliteden uzak bir lig izlediğimi hatırlamıyorum.
Antalyaspor gibi Türkiye’nin en büyük 18 takımından birinde forma giyen futbolcuların, bu kadar kalitesiz olmalarını anlayamıyorum. İsim vererek hedef küçültmek istemem ancak bazı oyuncuların futbol IQ’larının eksilerde olduğunu düşünüyorum.
Kayserispor gibi ligden düşmeyi kabullenmiş, oynadığı futbolla teslim olduğunu göstermiş bir takımı cesaretlendiren, yaptığı acemice hatalarla ‘ah’ı gitmiş ‘vah’ı kalmış takımı 2 kez öne geçiren Antalyaspor, 90 dakikanın sonunda 1 puan aldığına neredeyse sevindi.
Maça korkak ve ürkek başlayan bu takımın karşısına, Kayserispor biraz daha cesur çıkabilseydi, bugün bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik. Halı sahada yapılmayacak acemilikler yapan futbolcuların Antalyaspor’da oynamalarını kabul edemiyorum. Futbol zekaları bu kadar düşük oyuncuları toplamak için teknik adam veya yönetici olmaya gerek olduğunu düşünmüyorum.
İsabetli pas verecek kadar zeki, şut çekebilecek kadar diri futbolcusu yok Antalyaspor’un. Birkaç isim vardı, onlar da her geçen hafta özgüvenlerini kaybediyor.
Oysa futbol oynamak için atomu parçalayacak formülü bilmeye gerek yok. Adis Jahovic’i Denizli’de izledik. Lukas Podolski’yi izlemek için 90 dakikaya gerek yoktu. Kayseri’de son dakikalarda girdi, bir gol attı, sayılmadı, sonra attırdı. Bunu yaparken, o dakikaya kadar diğer futbolcuların yapmadığını yaptı sadece. Akıllı ve basit oynadı, takımına 1 puanı kazandırdı.
Antalyaspor’un devre arasında başlattığı değişim rüzgarına, sezon sonunda devam etmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Jahovic, Nazım ve Podolski’nin girmesi ile Antalyaspor bu ligde sıkıntı yaşamaz. Ancak bu haftaya kadar bize eziyet çektiren, Kayserispor gibi ölü bir takımı diriltmeye çalışan futbolculara teessüf etme hakkımı kullanıyorum; futboldan soğuttunuz be kardeşim!