Kurtuluş Savaşı kazanılmıştı… Emperyalizm, iç isyanlarla Atatürk’ü başarısız kılmak için elinden geleni yapıyordu.

Tabi ki yılmadılar. Devletin başında; Osmanlı’nın borçları dâhil sırtındaki tüm emperyalist yükleri atmaya kararlı bir lider ve kadrosu vardı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız olarak dünyada var olabilmesi için ne gerekli ise ona hazırlık yapılıyordu.

Atatürk, Cumhuriyet’in ve Türk Milleti’nin, neye ihtiyacının olduğunun analizini yapıyor, raporlar hazırlatıyordu.

Okuma yazma oranı % 5 bile değildi. Eğitiminden başladı. Türkiye’nin her alanda eğitime ihtiyacı vardı. Türkiye’nin bir toplu iğneyi bile üretmeye ihtiyacı vardı.

Atatürk, ilk olarak 1936’da Eğitmen kursları açtı. 1937’de de Köy Öğretmen okullarını kurarak kuruluş mücadelesi başlatmıştı.

Nüfusun % 80’i köylerde yaşıyordu. Türkiye’nin yaşamı köyde sürüyorsa köy merkezli ve üretime dayalı bir kamu hizmeti anlayışı devreye sokulmalıydı.

17 Nisan 1940 yılında da köy Enstitüleri kuruldu. Dünyada örneği yoktu. Milli bir programdı…

Her alanda milli bir kalkınma ve yurttaşlık temelinde bir millet anlayışının inşası için hayati önem taşıyordu. Başarılı oldu!

Topraksız köylüye toprak verilmesine karşı olanların kurduğu Demokrat Parti tarafından 1954’te kapatıldı!

Öyle ya köylünün toprağı olursa ağaya ırgatlığı kim yapacaktı! Kim maraba olacaktı…

Köy Enstitülerinin 14 yıllık eğitim programı sayesinde bugün Türkiye’de hala eğitim öğretim birliğinden bahsedilebiliyor. 1954’te üreten bir Türkiye, Osmanlı’nın borcunu ödeyerek üreten ve büyüyen bir Türkiye olmamız da Köy Enstitüleri önemli bir etken olmuştur.

2021’de Türkiye’nin nüfusu; TÜİK tarafından 83 milyon 614 bin olarak açıklandı. Elbette haklı olarak soruyorsunuz, bu rakama Suriyeliler, Mısırlılar, Somaliler, Libyalılar vb. dâhil değil!

Bakıldığında nüfusun % 93’ü il ve ilçe merkezlerinde yaşıyor.

Köylerde ise nüfusun % 7’si yaşıyor.

ABD emperyalizmi bize tarım ülkesi rolünü biçmiş denilir. Gel gör ki o da doğru değildir. Türkiye’ye biçilen tek rol sömürge olmaktır.

Dünyada ve Türkiye’de kıtlıktan bahsediliyor. Kıtlık, yoksulluğun diğer adıdır.

Yoksulluk ancak milli bir programla çare bulunur. Elbette milli bir iktidar ile mümkündür!

Aksi takdirde çocuklarımız patatesi tropikal bir meyve zanneder.