Millet ittifakı, parlamenter sisteme dönüşü bir program çerçevesinde halka örneklerle anlatıyor. En başta da CHP genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu programın tanıtımını yapıyor.

Bunların başında, uluslar arası bir proje ile Türkiye’ye “düzenli göç” ettirilenlerinin başında gelen Suriyelilerin geri gönderileceği yer almaktadır.

Başta CHP ve İyi Parti olmak üzere Millet İttifakının bunu son iki yıldır halka çok iyi bir şekilde anlattığını düşünüyorum.

Daha da net söylemek gerekirse sadece Millet İttifakı ve tabanı değil AKP iktidarının tabanında da çok ciddi bir kesimin de aynı düşündüğü görülüyor.Türk Milleti’nin büyük bir çoğunluğunda bu konuda fikir birliği artarak oluşmaya başladığı bir dönemde gündem yine muhalefet üzerinden değiştirilmeye çalışılıyor.

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mülteci adı altında Türkiye’ye “düzenli” olarak göç ettirilenlerin ülkelerine gönderileceği söylemlerine tüm kesimlerden net bir şekilde destek gelmeye başlayınca gündemin değişmesi için elektrikler kesildi.

İktidarın başarılı olduğunu düşünmüyorum. Halk gerçek gündemi takip ediyor.

Türkiye’deki gerçek gündem Cumhuriyet ekonomimizin çökertildiği ve yurttaşlık temelinde oluşan ulus kavramımızı yok etmek için “düzenli” göç ettirildiğidir. Bu artık her kesimin bildiği bir gerçektir.

Kılıçdaroğlu elektrik faturasını ödememesinin gerekçesini yine parlamenter sisteme dönüş programı çerçevesinde kamuoyuna açıklamıştı.

Kılıçdaroğlu’nun bu eylemleri yoksulun ve mazlumun yanında bir duruştur…

MİLLET İTTİFAKI BELEDİYELERİ

İktidara yakın medya üzerinden, CHP’li ve İYİ partili belediyelere yönelik bir algı yürütülüyor.

İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere Millet İttifakı belediyelerine yönelik kara propaganda ve bu propagandaya yasal dayanak yaratma arayışlarının hızlandığı görülüyor.

Özellikle İmamoğlu ve Yavaş’ın isimleri olası bir cumhurbaşkanlığı adaylığı durumunda önlerinin kesilmesi başta olmak üzere seçimlerde, belediyelerin etkinliğinin azaltılması hedefleniyor diye düşünüyorum. Diğer taraftan da cumhurbaşkanı adayı olmalarının da önünün kesilmesi ya da en azından kargaşa yaratılması istendiği net görülüyor.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Anıtkabir’e çıkmayanların açıklamasına da bakarsak halka,belediyeler üzerinden seçimlerde, psikolojik manipülasyon uygulanacağı görülüyor.

Türk Milleti ve Millet İttifakı başta olmak üzere gündeme düşen her konunun altına bakmalı, enine boyuna düşünmeli ve öyle hareket etmelidir.

Türkiye hangi ortama taşınırsa taşınsın kargaşadan korkmamalı ve sağduyuyu elden bırakmamalıyız…