Türkiye’de rejim değişikliği; rejimin en güvenilir kurumlarının başında olan milli orduya Ergenekon, Balyoz vb. davalarıyla başladı. Ardından güven ve istikrar söylemi ile toplumun uçuşa geçeceği söylendi. Koalisyon hükümetlerinin Türkiye’yi geriye götürdüğü, tek başına iktidar olduğu dönemlerde tırmanışa geçildiği söylemi ile toplum yönlendirilerek seçimlere gidildi.

İktidarın 2009-2015 tarihlerinde yürüttüğü çözüm süreci, 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimlerinde istenilen sonucu vermeyince Türkiye koalisyon arayışına gitmişti. Güven ve istikrar söylemleri ile 1 Kasım sonrası AKP tekrar tek başına iktidar olmuştu.

Rejim değişikliğini getiren 16 Nisan 2017 referandumuna bu şartlar altında gidilmişti. Rejim değişecek, vesayet bitecek, toplumu geri bırakan koalisyonu doğuran parlamenter sistem kalkacak toplum uçuşa geçecekti. Halkımız terörden, patlayan bombalardan kurtuluşun yolu olarak gösterilen başkanlık sistemine en sonunda onay verdi…

İktidar 2018’de seçim ittifakı yasası çıkararak yeni bir uygulama ile yola devam etti. Türkiye koalisyon hükümetleri ile geri gitti, tek parti dönemlerinde uçuşa geçti, söylemi uçtu gitti ve Türkiye ittifak ile yönetilir oldu! Oysaki başkanlık sistemi tek başına iktidar ve TBMM’de daha az parti getirecekti.

Bugün TBMM’de 12 parti var. 11 bağımsız milletvekilini de hesaba katarsak 13.-14. parti yolda gözüküyor. Seçim barajını % 5-7’ye düşürülmesini tartışmaya açarak bu sayının daha da artması hedefleniyor. Üçüncü hatta dördüncü seçim ittifaklarının kurulması algısı kamuoyuna mütareke basını tarafından veriliyor. Anketler yayınlanıyor, halkın algıları değiştiriliyor.

İYİ Parti’ye sola kayıyor, CHP’ye Atatürk’ten uzaklaşıyor, SAADET’e iktidar ile kökünüz bir algısı ile tabanlarında kargaşa yaratarak Millet İttifakı’nın dağılması hedefleniyor.

İktidarın seçim barajının düşürülmesi ve daraltılmış bölge adı altında yürüttüğü seçim sistemi ve siyasi partiler yasası çalışması için ortaya koyduğu gerekçeler inandırıcı gelmiyor. İktidar güç kaybetmesine rağmen tek başına iktidarda kalmanın yollarını aramaya devam edecek gibi görünüyor.

Millet İttifakı şu ana kadar çok iyi gidiyor. Taban sağduyusunu kaybetmemeli, birbirini tehlike olarak görmemeli.

İktidar en sonunda sistemin çözümsüzlüğünü yeni anayasa çözer derse şaşmayın.

Türkiye’nin bütünlüğünün anahtarı olan anayasanın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesi isteniyor.

Millet İttifakı buna izin verme!

UTANMASALAR ÇANAKKALE’DE SAVAŞ OLMADI DİYECEKLER!

Birinci Dünya Savaşı Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için çıkarıldı. Osmanlı devleti bu savaşta vatan savunması yaptı. Çanakkale ve Kafkas cepheleri yapılan savaşlar haklı savaşlardır. Bu haklı savaşın önderi de ATATÜRK’tür. 28 Mart 1914’de başlayan 1. Dünya Savaşı devam ederken; 18 Mart 1915 günü dev bir İngiliz-Fransız donanması Çanakkale Boğazından girmişti. Sofya’da askeri ataşe olan Mustafa Kemal Paşa“Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da askeri ataşelik yapamam” diyecek ve Çanakkale’ye geçecekti.