Kadro kalitesi ve ligdeki konumu itibariyle favori olduğu maçta Altay’a konuk olan Antalyaspor, zaman zaman zorlansa da sürprize izin vermedi ve 3 puan daha kazanarak çıkışını sürdürdü.
Ligde ritim yakalayan ve serisini sürdüren takımlar için milli maç araları handikaptır. Ritmin bozulması ve rakibin içinde bulunduğu durumdan yararlanması, bu tür aralara denk gelir. Milli maç arasından sonra düşme hattı ile bağını koparan Antalyaspor’un, Altay’ın içinde bulunduğu durumun da etkisi ile yara alması bekleniyordu.
Doğukan Sinik gibi A Milli Takım’a kadar yükselen bir oyuncunun yokluğunda maça başlayan Antalyaspor, isimler değişse de baskılı futbolunu sahaya yansıtmayı sürdürdü. Savunmayı en ileriden başlatıp rakibin oyun kurmasına izin vermeyen takım, aradığı golü bulmakta da gecikmedi. İlk yarı sona erdiğinde maç skor olarak bitmiş olabilirdi. Kağıt üzerinde Altay, Antalyaspor’un rakibi olamazdı ve maçı bitirmeyen bazı etkenler vardı.
Sinan Gümüş, diğer takım arkadaşlarına göre aynı disiplinde değildi. Gördüğü sarı kart pozisyonu, Sinan’ın diğer takım arkadaşları kadar maçı ciddiye almadığını gösterdi. Buna rağmen uzun bir aradan sonra 11’de başladığı maçta çalışkan olan Sinan, her şeye rağmen bir Doğukan performansı sergileyemedi.
Altay’ın içinde bulunduğu durum, maçın önüne geçti. Son derece gergin olan İzmir ekibi futbolcuları, tatlı-sert ve zaman zaman da dengesiz futbolları ile Antalyaspor’u zorladılar. Kadrosunda son derece tecrübeli isimler yer alan Antalyaspor ise bu durumdan çok etkilenmese de rakibin direncini erken kırmakta zorlandı.
Daha önce de defalarca yazdım. Antalyaspor’un yedekleri kalitesiz. Oyuncu değişiklikleri yapıldıktan sonra şiir gibi futbol oynayan takım gidiyor, bambaşka bir takım sahaya yayılıyor. Son iki maçta Gökdeniz Bayrakdar’da biraz hareketlenme görüyorum ve genç oyuncunun kendine gelmeye başladığını gözlemleyebiliyorum. Ancak şu bir gerçek ki Antalyaspor’un ideal 11’i ile yedek oyuncuları arasında çok büyük fark var. Bu nedenle son 5 maçın son bölümlerinde savunma hep 5’li yapılmak zorunda kalınıyor.
Transferi ile olay olan, gösterdiği performans ile de gündemden düşmeyen Fernando Lucas Martins, son iki maçta durumu idare ediyor. Yaptığı pres, dağıttığı paslar, çektiği şutlar yine kaliteli. Ancak son iki maçta durumu sadece idare edip eski sorumluluğu almaktan kaçan bir Fernando görüyorum. Takımın rahatlaması ve diğer oyuncuların da sorumluluk almasının Brezilyalı oyuncunun performansını etkileyip etkilemediğini bilmiyorum. Ancak, sözleşmesinde yer alan “Sezon sonu 1 milyon euro bedelle serbest kalır” maddesini düşünüyorsa çok acele ediyor. Çünkü oynanması gereken 8 maç ve çok daha fazla yükseltmesi gereken bir Fernando piyasası var.
Sonuç olarak futbolda kazanmak önemlidir. Ligin ilk yarısında mükemmele yakın oynayıp kaybedilen o kadar maç varken, bazen idare ederek maç kazanmak da gerekir. Kaliteli takımlar kötü oynadıklarında da kazanırlar. Antalyaspor, Altay’a karşı belki mükemmel oynamadı ancak kazanacak kadar oynadı, kazandı ve şimdi keyfini çıkarıyor.
Bize de takımı, Nuri Şahin’i, ona görev veren başkanı ve yönetimini kutlamak düşüyor.