Futbol eğlenceli bir oyun olsa da bu oyunu ciddi oynamak gerekiyor. Laubaliliği kaldırmayan bu oyunda, 90 dakikanın her anını aynı ciddiyet ve disiplinle değerlendirmek gerekiyor.
Geçtiğimiz sezonun ideal kadrosundan Doğukan Sinik ve Naldo ile yollarını ayırıp kaliteli isimleri bünyesine katan Antalyaspor’dan beklenti yüksek. İlk 5’e girip Avrupa kupalarına katılması, hatta daha üst sıraları zorlaması kimse için sürpriz kabul edilmiyor.
Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısının en başarılı takımı olan, kırılmadık rekor bırakmayan Antalyaspor, sezonun ilk maçında Galatasaray’ı ağırladı. Geçtiğimiz yılların aksine kâğıt üzerinde favori olarak gösterilen takım Antalyaspor’du. Şahsi olarak benim beklentim de galibiyetten yanaydı. Hatta beraberliği yeterli görmüyordum.
Maçın oynandığı aşırı sıcak ve nemli hava, iki takım futbolcularını da olumsuz etkiledi. Basın tribününde bizim terimiz hiç kurumamışken, sahadaki futbolcular gerçekten insanüstü bir efor sergiledi.
Bunun yanında maçın kalitesini düşüren bir hakem yönetimi vardı ki; bu etken de kaliteyi oldukça düşürdü.
Buna rağmen ilk yarıda oyunun hâkimi Antalyaspor’du. Kırmızı-beyazlı takım rakip yarı alanda öyle bir baskı kurdu ki Galatasaray santra çizgisini geçmekte zorlandı. İlk 15 dakikadaki yoğun baskı, sonraki bölümde dengeli bir oyun haline dönüştü. Haji Wright’ın karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu Muslera’ya teslim etmesi, adeta golün habercisiydi. Kendi yarı alanında ve orta sahada topa daha çok sahip olan Antalyaspor, her an gol atabileceğini gösterirken, Kerem Aktürkoğlu’nun direkten dönen topu, maçta ciddiyetin elden bırakılmaması gerektiğini işaret ediyordu. Buna rağmen Haji Wright’ın düşürülmesi ile kazanılan penaltı atışını, Dünyaca ünlü Luis Adriano’nun son derece laubali ve ciddiyetsiz biçimde, adeta kaleciye geri pas verir gibi kullanması bir çuval inciri berbat etti. Golü atması halinde soyunma odasına 1-0 önde girecek takım, hem öne geçme fırsatını kaçırdı hem de psikolojik üstünlüğü.
Luis Adriano, ilk yarıda takımı adına en çok göze batan futbolcuydu. Sağ bek Bünyamin’in, sol bek Güray’ın kademesine de girdi, Fernando ve Soner’i geçen Galatasaraylı futbolculara da pres yaptı. Çok koştu ve yorulmak nedir bilmedi. Ancak 4 dakika mükemmel götürdüğünüz bir maçta, böyle penaltı kullanırsanız, yaptığınız olumlu işler sadece matematiksel bir anlam ifade eder ve skor tabelasına yansımaz. Üstelik sizin kaçırdığınız penaltı nedeni ile puan kaybı size bağlanır.
Müsabakanın ikinci yarısında görüntü tamamen değişti. Kendi yarı alanında ve orta sahada iyi top çeviren Antalyaspor, üçüncü bölgede bir türlü istediğini yapamadı. Sağdan Ndao, soldan da Ghacha ile geliştirilmek istenen ataklar bir türlü olgunlaşmadı. Final paslarında yapılan tercih hataları, dakikalar ilerledikçe arttı. Ghacha’nın, fizik üstünlüğü dikkat çeken SashaBoey’in ısrarla çalımlamak istemesi ve bu nedenle peş peşe 4 top kaybı yaşamadı., orta sahadaki futbolcuların ileriye rahat çıkmasını engelledi. Ghacha’nın çıkması da bu soruna çözüm olmadı. Yeni transfer Sam Larsson, henüz takıma uyum sağlamamış.
Maçın 73.dakikasında Luis Adriano, Soner Aydoğdu ve Alessane Ndao’nun çıkıp, yerlerine Hakan Özmert, Fredy Ribeiro ve Gökdeniz Bayrakdar’ın girmesi ile maçın temposu ve görüntüsü tamamen değişti. Bu değişiklikler ile kalite anlamında büyük düşüş yaşayan Antalyaspor’da, Gökdeniz-Fredy ikilisi 3 kez peş peşe anlaşamayarak atağa çıkmaya hazırlanan takımının top kaybı yaşamasına neden oldu.
Kadro genişliği sağlayan, bol alternatifi olan ve her mevkide birden fazla iyi isme sahip olan Antalyaspor’un oyuncu değişikliklerinden sonra bu kadar düşüş yaşamasının izahı olmalı.
Buna karşın Galatasaray ile daha hareketli ve tecrübeli isimleri sahaya sürdü. Galatasaray adına sahanın en iyi isimlerinden Sergio Oliveira’nın çıkması belki orta sahada kalite kaybına neden oldu ancak Gomis gibi bir tecrübe, topla ilk buluşmasında tek vuruşla golünü attı, fişi çekip işi bitirdi. Gomis’in attığı golün öncesinde ise 1 puanı beğenmeyen Antalyasporlu futbolcular, 8 isimle birlikte hücuma çıkmış ve gol arıyordu. Böyle sıcak ve nemli bir havada, 80.dakikadan sonra en azından 1 puanı kurtarmak da planlar arasında olmalıydı. Maalesef, futbolu çok ciddiye almamanın bedeli her zaman böyle faturalara neden oluyor.
Bu yenilgi ile birçok seri sona erdi. Sezona puansız başlamak can sıkıcı. Ciddiyetten uzak hareketler nedeni ile böyle ağır bedeller ödemek taraftar adına kahredici. Bu sonuç nedeni ile futbolcuları ve teknik ekibi eleştirebiliriz. Ancak enseyi karartmamak gerekiyor. Bu takım oynadığı disiplinli futbolla ve maçın belli bölümlerinde gösterdiği kalitesi ile bu yıl da çok can yakacaktır.
Henüz transfer yapmaya çalışan ve ideal takımını kuramayan Galatasaray’ı böyle yakalamışken yenememek iyi analiz edilmeli. Yedek futbolcuların oyuna katkıları ele alınmalı. Takımın penaltıcısı Haji Wright ise bu konuda taviz verilmemeli ve en önemlisi son dakikalarda 1 puanın da önemli olduğu gerçeği unutulmamalı.
Sonuç üzücü, performans umut verici ve lig maratonu çok uzun. Hatalardan ders çıkarıp bir an önce yeni rekorların habercisi olacak seriye başlanmalı.