SSCB’ni yıkılmaya götüren süreç 1956’da Kruşçev ile başladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde haberlerde demokrasi kahramanları(!) Gorbaçov ve Yeltsin başköşedeydi. Glasnost, perestroyka! Açıklık ve yeniden yapılanma!
Açıklık politikaları ile emperyalizm destekli sivil toplum kuruluşları hızla Sovyetleri oluşturan cumhuriyetlerde ayrılıkçı faaliyetlere başladı. Ekonomide “yeniden yapılanma” adı altında da demokratik merkeziyetçilikten vazgeçilip adem-i merkeziyetçiliğe geçilerek devletçilik terk edildi, özelleştirme başladı.
Ardından başkanlık sistemine geçildi. 1989’da Berlin duvarının yıkılışı ile Sovyetler doğu Avrupa pazarını kaybedince ekonomik olarak çöküş hızlandı. Bir de serbest piyasa ekonomisine geçince halkın alım gücü düştü.
ABD emperyalizminin müdahaleleri ile içerde ayrılıkçı eylemler artınca reform adı altında yürütülen dağılma süreci hızlandı.
1991’de olaylar durulmuyordu. Sonunda Gorbaçov ve Yeltsin yeniden birlik adı altında bir anlaşma hazırlayarak referanduma götürdü. Tüm cumhuriyetlerde halkın %77’si birliğin devamı için oy verdi.
Yüksek Sovyet Meclisi, referanduma götürülen anlaşmanın Sovyetler Birliği anayasasına aykırı olduğunu ve parçalanmayı sağlayacağını ifade edip harekete geçince Yeltsin ve yandaşları parlamento binasını kuşatmaya aldı. Yeltsin tanklara parlamentoyu bombalattı…
Devamında birlik dağıldı. Üretim ve ekonomi durdu. Bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetler ABD emperyalizminin sömürüsüne açık hale geldi. ( Azerbaycan’ın durumunu sizinle paylaşmıştım. )
O yıllarda, Sovyetlerin dağılmasının ardından kurulan devletlerden dünyaya sadece aç ve perişan insanların bedenleri ihraç edildi… Nataşa diye aşağıladık… Rus pazarı adı altında ortaya çıkan pazarlarda insanların ayakkabılarını, tabaklarını, bardaklarını sattıklarını gördük…
Emperyalizme uşaklık eden küçük bir azınlık dışında: İster dağılma taraftarı olsun ister birlik taraftarı olsun yıkımın yakıcı etkisinden herkes zarar gördü… Yeltsin öldüğünde hakkında anketler yapıldı ve Rus halkının % 80’i olumsuz görüş bildirdi ama iş işten geçmişti…
Ekonomide reform adı altında bir devlet nasıl çökertilir ve nasıl yıkılıra en iyi örnektir.
Bir gecede bir ülke çöker, bir başka ülke o çöküş ile zenginliğine zenginlik katar.
İster parçalanarak ister parçalanan ülkelerin parçaları ile federasyona giderek oluşacak devletçiklerde anayasal haklar olmaz!
Çünkü bu devletçiklerde insanların hakları değil emperyalizmin çıkarları korunur…
Anayasa, anayasal haklar, kâğıtta yazdığı için yaşamaz!
Sahip çıkarsan, mücadele edersen yaşar…
Vatanımıza, Cumhuriyetimize, anayasal haklarımıza sahip çık…