Bugün 1 Mayıs. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 1 Mayıs'ın herhangi bir miting olmadığını hatırlatarak, "1 Mayıs beş kıtada yüzlerce ülkede kutlanan, işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günüdür. 1 Mayıs, yılın 365 günü ezilen, horlanan, yok sayılan milyonların kendilerini ifade ettiği, taleplerini, tepkilerini dile getirdiği bir gündür" dedi. Çerkezoğlu'nun vurguladığı bir başka konu, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması gereği. 1977 yılında yapılan faşist saldırıda 37 işçi ve ekmekçi yaşamını kaybetti. 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlamasının o nedenle simgesel önemi var. Devlet yönetiminin bu simgeselliğe yaklaşımı, işçi emekçi haklarına nasıl baktığının da göstergesidir. Bizdeki yönetim anlayışının bu konudaki sicili ne yazık ki bozuktur. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin ve ulusal mahkemelerin çok sayıda kararı Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamanın emekçiler açısından bir hak ve görev olduğunu tescil etmiş, ancak mahkeme kararlarını yok sayan yönetimler tarafından bu hak gasp edilerek suç işlenmiştir.
*****
1 Mayıs "işçi bayramı" olarak kutlanan bir bayram olduğu kadar, emekçi sınıfların ekonomik demokratik taleplerinin dile getirildiği, paylaşıldığı bir gündür de. Sendikalar, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının 1 Mayıs'ta gündeme getireceği taleplerin başında zorunlu bireysel emeklilik ve kıdem tazminatı fonu geliyor. İşçi - emekçi örgütü temsilcileri, bireysel emeklilik konusunun zorunlu olmaktan çıkarılmasını, kıdem tazminatı fonunun gündemden kaldırılmasını istiyorlar. "Bu tür fonların ne olup olmadığını yaşadığımız acı deneyimler bize öğretti. İşsizlik fonu, krizi aşmaları için patronların kullanımına açıldı. Fonu işçiler yüzde 10 kullandıysa, yüzde 90 oranında patronlar kullandı" diyorlar.
*****
Parasız eğitim, parasız sağlık. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin güvence altına alınması. İş cinayetlerinin ortadan kaldırılması. Taşeron çalışanlarının gerçek anlamda kadroya alınması; işçilere grevli toplu sözleşmeli sendika toplu hakkı tanınması. Özel istihdam bürolarının kapatılması; kiralık işçilik uygulamasının kaldırılması. Çalışma zamanının 8 saat ile sınırlandırılması. 657 sayılı yasa değişikliği ile iş güvencesinin yok edilmesinden vazgeçilmesi. Ülke gerçeği ile örtüşmeyen 65 yaş olarak uygulanan emeklilik yaş sınırının yeniden düzenlenmesi. Asgari ücretin vergiden muaf tutularak, geçinebilecek hale getirilmesi. 3600 ek gösterge oluşturulması konusunda adım atılarak memur maaşları ve emekli maaş ve ikramiyelerinde artış yapılması. Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmesi. Kamu hizmetlerinin işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlanması.
*****
Bu ve benzeri taleplerin çözümü aslında Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) yasaların önüne geçtiği OHAL yönetimine son verilmesine bağlı. İşçi - emekçi sınıfların ana talebi aslında bu. KHK’larla 120 bine yakın kamu çalışanı ihraç edilmiş, 40 binin üzerinde kamu çalışanı açığa alınmıştır. Hukuki delile dayalı mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine iade edilsin, maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin. Kamu emekçilerinin güvencesiz, esnek, performansa dayalı istihdama mahkum edilerek hükümete biat eden kapı kullarına dönüştürülmesi uygulamalarına son verilsin. Bir basın emekçisi olarak bugün saat 14.00'te Aydın Kanza Parkı'nda başlayıp, Cumhuriyet Meydanı'nda toplanılacak 1 Mayıs mücadele ve dayanışma gününe ben de katılacağım; emekçi dostlarımla birlikte bu talepleri haykıracağım.