Antalya Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, 2016 - 2017 yıllarına ait verileri değerlendirdiği konuşmasında uyuşturucuyla mücadele konusuna ağırlık verdi. Uyuşturucuyla mücadelede sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere tüm toplum kesimlerinin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Uzunkaya'nın dikkat çektiği ikinci nokta "çocuk suçlular" konusuydu. Yaş haddinden dolayı ceza muafiyeti bulunması nedeniyle çocukların suça yönlendirildiğini hatırlatan Uzunkaya, uyuşturucu kurbanı çocuklarla ilgili de uyarılarda bulundu. BUNLAR ÖNEMLİ AMA... Antalya'da madde bağımlısı 120 çocuk varmış. Uzunkaya'nın ifadelerinden bu sayının bilinmeyenlerle birlikte 200 - 250 'ye çıkabileceği anlaşılıyor. Uyuşturucuyla ilgili kent merkezinde 600 polisin görev yapması, okulların ve çevrelerinin bu polislerce kontrol altında tutulması, uyuşturucu işine bulaşan işyerlerine idari işlem yapılması önemli. Kentin belli mahallerinde odaklanmış uyuşturucu satıcılarına, "torbacı"lara aman verilmemesi de önemli. Ancak, bu önlemlerle uyuşturucu satışı ve kullanımının bitirilebileceğini söylemek mümkün değil. Uyuşturucu ticaretiyle ilgili kademeli bir satış ağı olmalı. İşin sosyal boyutunu, gelir adaletsizliğiyle ilgili boyutunu, eğitim boyutunu bir yana bırakırsak, üreticiden tüketiciye "mal" sağlayan bu kademeli ağı ortadan kaldırmakla ancak uyuşturucu belasına son verilebilir. DİPLERE İNMEDEN OLMAZ Yabancı sigaraların satışının yasak olduğu yıllarda, bu sigaralar kaçak yolla ülkeye giriyor, kaçak yollarla satılıyordu. "Kaçakçılar ortada gezerken, Marlborocular, tombalacılar içeri atılıp, kaçakçılıkla mücadele ediyoruz, diyorlar." Dönemin devlet ve kent yöneticilerinin kaçakçılıkla mücadelesine duyulan güvensizlik, bu tür cümlelerle ifade ediliyordu. Uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede de bu kısırdöngüye saplanıp kalınmamalı. Gariban insanlarımızın yaşadığı bir mahallede, sözünü ettiğimiz ağın son halkası örgütlenmiş olabilir. Tehlikenin büyüğü bu ağın görünmeyen bölümlerinde, derinlerinde, diplerinde. Bu diplerdekilerin, "hatırlı kişiler" tarafından korunmaması, korunmasına izin verilmemesi, Antalya'nın X mahallesindeki garibanların üzerine gidildiği kadar, bunların da üzerine gidilmesi bu işin çözümünü getirebilir. POLİSİYE ÖNLEMLE OLMAZ Tabi ki tüm sosyal sorunların olduğu gibi bu sorunun da temelinde işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, eğitimsizlik, vb. yatmakta. Alt ve üst gelir gruplarındaki uçurum ne kadar derinse, çalışabilir 100 kişiden 20'si işsizse, ortalama işçi aylığı yoksulluk sınırının altındaysa, alt gelir gruplarına mensup bireyler üst ve orta gelir gruplarına mensup olanlara hınç duyuyorsa, bu işleri polisiye önlemlerle önleyemezsiniz. Çocuklarımızın beynine anaokulundan, ilkokul çağından itibaren, kent içi ulaşımda yayaların öncelikli olduğu bilgisini sokmazsak; yollara, kavşaklara değil 3 - 5 bin, milyonlarca da kamera yerleştirseniz, trafiği ihlal eden araç sahiplerine milyonlarca lira ceza da yazsanız, trafik magandalığını yok edemezsiniz.