Büyükşehir Meclisi’nde konuşan MHP Grup Sözcüsü Selçuk Senirli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nü “Yıllardır haksızlıklar karşısında susanların, pusanların, ortalığı velveleye vermesi, yollara düşüp şov yapması” olarak değerlendirdi. Hızını alamayan Senirli, değerlendirmesini, CHP’lilerden “PKK’lı katillerin siyasi uzantılarıyla, devlet – millet – demokrasi düşmanlarıyla kol kola yürüyen adalet arayıcıları” olarak söz etme noktasına vardırdı. NEZAKET SUÇLAMANIN KARŞILIĞI MI? CHP Grup Sözcüsü Cansel Tuncel, Senirli’nin sözleri için “Bu ülkede adalet arayan, adaletsizliklere dikkat çekmek isteyen herkes bu yürüyüşe katıldı. Dolayısıyla biz partimiz aleyhine sarf edilen ifadeleri kabul etmiyoruz. Geçmişte gündeme gelen konularda da ben burada bir tartışmaya yer vermek istemiyorum. Bunu kamuoyu vicdanında değerlendirecektir” yorumunda bulundu. Cansel Tuncel’in “nezaketli” cümlelerinin suçlamanın karşılığı olmadığını düşünen bazı meclis üyeleri, tepkilerini seslerini yükselterek dile getirme yolunu seçince Senirli eleştirisinin CHP’nin Adalet Yürüyüşü’ne değil, bu yürüyüşte “Bir terör örgütünün siyasi uzantısı iki siyasi figürle fotoğraf verilmesi”ne yönelik olduğunu belirtme ihtiyacı hissetti. TERÖR ÖRGÜTÜ UZANTILARIYLA FOTOĞRAF VERMEK Birinin insanlardan “Bir terör örgütünün siyasi uzantısı” olarak söz edebilmesi için hakim ya da savcı olması da yeterli değil, suçlanan insanlarla ilgili kesinleşmiş bir mahkeme kararının olması gerekmez mi? Bunu bir yana bırakalım, Adalet yürüyüşüne katılanların üzerinde birleştiği asgari müşterek üç sözcükten oluşuyordu: “Hak – hukuk – adalet”. Yürüyüşe katılan, mitingde buluşan milyonlarca insan, siyasi parti kimliği yanında etnik - dinsel – cinsel – ideolojik her türlü kimliğini bir yana bırakıp bu üç sözcük etrafında bir araya gelmiş, aralarında muhtemelen ülkücülerin de olduğu kimselerden oluşuyordu. Bir an için sözü edilen “iki figür”ün gerçekten de “bir terör örgütünün siyasi uzantısı” olduğunu farz edelim. Bu “iki figür”ün milyonlarca insanın arasında “fotoğraf vermesi”, bu topluluğun dünyaya malolmuş barışçıl eylemine nasıl olur da halel getirebilir? Bu soruya verilecek olumlu cevap, “Terör örgütünün siyasi uzantıları”yla yıllarca Meclis sıralarında, komisyonlarda yan yana “fotoğraf veren” MHP’lileri de zan altında bırakmaz mı? SORUN DOKUNULMAZLIKLARA ‘EVET’ DEMİŞ OLMAKTA CHP’nin sorunu, bu tür suçlamalar karşısında eziklik duymak değil, bu tür suçlamalardan duyduğu eziklik nedeniyle milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “evet” oyu vermiş olmak. CHP yerinde ve zamanında bu basireti gösteremediği için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak daha ne kadar 450 kilometreler yürüyeceğimizi bilemiyoruz. Cansel Tuncel’in Senirli’nin suçlamalarına vereceği cevap bunu dikkate alan bir cevap olmalıydı. ZILGIT ÇEKME SIRASI MHP’LİDE B aşkan Türel, bu konunun gündeme geldiği meclis toplantısında iktidarı temsil ediyordu. Cansel Tuncel’in Adalet Yürüyüşü değerlendirmesi konusunda nezaketli davranmak adına fikir yürütmemeye dikkat etti. Tuncel’in, cevabında, Senirli’nin “iktidardan fazla iktidarcı” olmasını da hatırlatması gerekirdi. Böyle yapamadığınız noktada, hemen her meclis toplantısında eleştiriler, azarlamalar, suçlamalarla Türel’in şamaroğlanına çevirdiği CHP’lilere MHP’lilerin zılgıt çekme alışkanlığı edinmesinde de yadırganacak bir yön olamaz. Bunun böyle devam edip gitmesi ise CHP’nin Büyükşehir Meclisi’nde hepsinden önemlisi bir temsil sorunu olduğuna işaret eder.