56. Antalya Altın Portakal Film Festivali için takvim yaklaşırken festivalin basın ile ilk buluşması gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde düzenlenen, Festivalin İdari Direktörü Cansel Tuncer ile Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu’nun da katıldığı basın buluşmasında, bu yılki yenilikler tanıtıldı. Toplantı her ne kadar bu minvalde yapılsa da bana göre bu bir ‘gaz alma’ toplantısıydı. Festival organizasyonu, festivalde görev alan kadrolar ve sinema dünyasının verdiği tepkilerden dolayı alelacele bir buluşma yapılmış gibiydi. Çünkü ne festivalde yarışacak filmler, ne jüri üyeleri ne de genel hatlarıyla festival hakkında bir bilgi verilmedi.
Muhittin Böcek’in neredeyse göreve geldiği günden beri dilendirdiği ‘ulusal yarışmanın tekrar festivale dahil edilmesi’, ‘verilecek ödüller’, ‘açılış ve kapanış töreninin spor salonunda yapılması’ ve 100 üniversite öğrencisinin festivale davet edilmesi dışında bilgi verilmeyince, toplantı kısır bir hal aldı. Maliyetlerin yarı yarıya düşürülmesi ise festival yönetiminin hanesine artı puan olarak yazıldı.
Toplantıda danışma kurulunda yer alan ve Körfez gazetesi ile haberimizvar.net sitesini ‘FETÖ’cü’ ilan eden yönetmen Reis Çelik’i aradı gözlerimiz. Çelik’in yokluğunda sorulara cevap veren Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, yoğurdun kaymağı misali üstün körü konuşmakla yetindi. Boyacıoğlu, Çelik’in Antalya’da olduğunu, onunla görüşebileceğimiz söyledi! Bir yönetmen danışmanı olduğu festivalin tanıtım toplantısına niye katılmaz, bu da ayrı bir konu.
Neyse, sözün özü Reis Çelik’in hakkımızdaki suçlamalarına ve 2014’te sansüre uğrayan belgesellerin yeniden gösterilip gösterilmeyeceğine dair sorularımız havada kaldı.
Fakat toplantıda ilginç ve üzerinde durulması gereken sorular dikkatimi çekti. Örneğin bir meslektaşım Altın Portakal’ın belediyeden bağımsız bir kurum tarafından yapılmasının daha profesyonelce olacağını, böylece festivalin siyasallaşmayacağını söyledi. Çok haklı. Zaten yakın zamana kadar Altın Portakal’ı Antalya Sanat Vakfı (AKSAV) yapıyordu. Festival, tüm yükü omuzlayan AKSAV’ın elinden alındı.
AKSAV olmasa dahi Altın Portakal’ın bağımsız bir kurum tarafından organize edilmesi şart. Şöyle ki; belediye yönetimi her değiştiğinde festivalin de yörüngesi değişiyor. Adı değişiyor, kategoriler çıkarılıyor, Altın Portakal’ın simgesi Venüs heykelciği bir kararıyor bir sararıyor. Ve bu durum çok sıkıcı bir hal alıyor.
İnanın bana Altın Portakal’ın yeniliğe ihtiyacı yok. Geçmişten günümüze sanat birikiminin bağımsız bir kurum tarafından yoğrulmasına ve 30-40 yıllık planlama ile ‘acaba bu sene ne eklenecek, ne çıkarılacak’ sorularının rafa kaldırılmasına ihtiyacı var.
Kısır geçen bu toplantının ardından yakın zamanda düzenlenecek ikinci toplantının daha verimli geçmesini ümit ediyorum.