Ortadoğu’da ABD’ye direnen ülkeler, Arap Baharı adı altında karmaşa yaşadı. İşgal ve iç savaş ile parçalanma sağlandı. Hepsinde de yeni bir anayasa yapılarak bu yıkım meşrulaştırıldı. Kısacası Bahar geldi!
Bize bahar 2002 seçimleri ile geldi ancak içeriye ve dışarıya iktidar olabilmek için söz verilen anayasa yapılamadı!
Torba yasalar, referandumlar ile yol alındı hatta rejim değiştirildi. Değiştirilemez maddelerin değiştirilmesi ile üniter yapının da ortadan kaldırılmasının istendiği görülüyor. Kanıt arayanlar iktidarın hazırladığı anayasa taslaklarına baksınlar.
Diğer yandan 2018 yerel seçimlerinin ardından artarak devam eden parlamenter sisteme dönüş istekleri iktidarı korkutuyor ve yeni anayasa yapılamazsa üstüne üstlük parlamenter sisteme dönülürse sonuçlarının çok farklı olacağını biliyor…
İşte bu nedenle iktidar seçimi kazanabilmek için her türlü yolu deniyor, deneyecektir.
Öğretmene, doktora, asgari ücretliye, bürokrata, işverene kısacası toplumun tüm kesimlerine her türlü olanakları seferber edecektir. Bunu yaparken de öncelikle var olan tabanını garantiye almaya çalışacaktır.
İktidar aslında gündemi belirleyerek yoluna devam ediyor. İktidar kendine zarar vermeyen söylemlerin öne çıkmasına izin veriyor, zarar verenlerin ise çıkmasına izin vermiyor. Örneğin ekonomiyi yönetemiyorlar söyleminin zarar vermediği gibi.
Bunu iktidarın yönetemediğinden değil bir program çerçevesinde yürüdüğünü düşündüğüm için söylüyorum. Türkiye’de altının-dövizin yükselmesi ya da düşmesi ekonomik gelişmelerden kaynaklı olmadığı görülüyor.
Emek yüce bir değerdir. Emeği ile geçinen, alınteri döken herkes de değerlidir ve saygıyı hak ediyordur. Hele bir de emeğinin karşılığını alabiliyorsa insanca yaşabiliyor demektir.
Doktorumuz, öğretmenimiz, asgari ücretlimiz kısacası emeği ile geçinen toplumumuzun büyük çoğunluğu kuşkusuz çok daha fazlasını hak ediyor.
Hiç merak etmeyin kimse bala batırılmış bu zehri yutmaz! Balı alır, zehri atar!
Bizi bizden ayıracak emeği ve emeği ile geçinenleri ayrıştıracak anayasa yapılmasına izin vermez… Parlamenter sisteme dönüş kaçınılmazdır…