Özal; 1991’de Körfez Savaşı’nda ABD’nin yanında yer almamız için “Bir koyup üç alacağız” diyerek ABD emperyalizminin politikalarına destek vermiş ve Irak’ın parçalanmasının önünü açmıştı. Evet, bir koyduk Irak üçe bölündü, Iraklıların beddualarından başka bir şey de almadık…
Ardından BOP/Arap Baharı ile Suriye ile devam etti. İran ile devam edecek görünüyor. Elbette Çanakkale’den bugüne emperyalizmin Karadeniz’e çıkma mücadelesi de devam ediyor.
Özallı yıllarda gerek siyasilerden gerekse bürokrasiden ABD politikalarına destek verilmemeli sözleri geldiğinde ortak söylem Kemalizm’in tutuculuğu ve pasifliği suçlaması geliyordu. Günümüzde de pek değişmedi.
Montrö Antlaşması’nın kaldırılmasının tehlikeleri dile getirilince de Kemalist korkularla bir yere varılmaz argümanı devreye hemen giriyor. Amerikan politikalarına evet dememek ne tutuculuk ne de korkaklıktır. Montrö ve Lozan Antlaşmaları bölgenin gerçeklerine uygun hala geçerliliği olan ve Türkiye’nin üniter yapısının sigortası olan antlaşmalardır.
Ukrayna Avrupa ile Asya arasındaki sınırdır! 2013’te Ukrayna nerdeyse resmi olarak batılı oluyordu. Cumhurbaşkanı Yanukoviç, AB Serbest Ticaret ve Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayınca hepiniz bildiği gibi Soros’un çocukları “turuncu devrim” yapmıştı. Rusya o tarihten beri boş durmadı ve Ukrayna benim sınırım demeye devam etti.
ABD emperyalizmi o günden beri Rusya’ya başta enerji, savunma ve ekonomik alanda ağır yaptırımlar uyguluyor. Rusya 2014’ten beri izlediği politikalarla Ukrayna’nın hem NATO’ya hem de AB’ye üyeliğine izin vermedi.
Rusya; Ukrayna içindeki Rus yanlısı Kırım, Donetsk ve Lugansk özerk bölgeleri başta olmak üzere Ukrayna’dan ayrılmasını istemiyor. Böylelikle Ukrayna’nın politikalarında etkin olmayı amaçlıyor. Bunu da Ukrayna anayasasında bir değişiklikle güvence altına almak istiyor.
Eski bir komedyen olan Ukrayna cumhurbaşkanı Zelensky Ukraynalıların yüzünü güldürebilir mi bilinmez ancak ABD’nin Karadeniz’e gönderdiği iki gemi sinirleri iyice gerdi. ABD, gemileri Ukrayna’ya hibe ettim derse de şaşmayalım. Rusya’nın Türkiye’ye Montrö Anlaşması uyarısını da hatırlatmadan geçmeyelim.
Sonuç olarak her ne kadar ABD-Rusya ikilisine süper güç denilse de ABD Ukrayna’da; 2014’ten beri Rusya’ya karşı adım adım üstünlük sağladığı da görülüyor. ABD bir adım ileri gidip duruyor sonra da Rusya durdurdum zannediyor! Oysaki ABD ilerlemiş oluyor…
Kısa süreli de olsa Ukrayna’da çatışma yaşanacağı görülüyor.
Karşılıklı nükleer restleşmelerin ve kısa süreli bir savaşın ardından Ukrayna bölünmeden kurtulabilecek gibi gözükmüyor. Rusya Ukrayna’nın bölünmesinin ABD’nin bir adım daha kendisine yaklaşması olduğunu görür ve başta Suriye olmak üzere bölgedeki politikasını değiştirir.
Doğal olarak tüm bu gelişmelerin halkımıza yarar getirmeyeceği kesindir…
BOP/ Arap Baharı ile Akdeniz’e egemen olan Amerika şimdi de bölgedeki işbirlikçi iktidarlar eliyle Karadeniz’e egemen olmak istiyor…