Antalyaspor’da bir kez daha deniz bitti. Her 15-20 yılda bir rutin halde olduğu gibi. Tatlı hayallerle başlayan yolculuk, bir kez daha 100 milyonlarca borç olarak, karamsar bir gelecek ve stres topuna dönmüş bir camia olarak geri döndü. Bu kez borç, altından kalkılamayacak kadar büyük. Yönetimin açıkladığı rakam 350 Milyon TL civarında. Ancak 400 milyonun üzerinde olduğu kesin. Eski futbolcularla olan dosyalardan ne kadar geleceği ise şimdilik meçhul. Bu kadar paranın nereye gittiği her zamanki gibi sorgulanmıyor. Mevcut yönetimin bile, “İyi niyetle yapılan küçük hatalar” olarak yorumladığı borç, artık bizim. Kimse sorgulamadığına göre bunun bir sorumlusu da yok! Har vurup harman savurulurken yaptığımız uyarılara, “Felaket tellallığı yapmayın. Kulübün ödenemeyecek borcu yok” cevabı verenler, borçlar için de mutlaka bir formül üretecektir. O halde bu borçla nasıl yaşayacağımızı öğrenmeye bakalım. Borç o kadar yüksek ki; öde öde bitmez. 2017-2018 sezonunu bitiren takıma 50 Milyon TL ödenmesi gerekiyor. Bankalara faiziyle birlikte 253 Milyon TL ödenmesi gerekiyor. Bunların öderken, yeni bir takım kurulması, mevcut tesislerin hayatını devam ettirebilmesi, personelin maaşı, yol ve otel gibi masraflar için hep para lazım olacak. Son yıllarda FİFA, futbol ailesine olan borçlar nedeni ile yaptırımlarını artırdı. Futbolcu ve teknik adamlara olan borçlar nedeni ile çok kolay transfer yasağı getiriyor. Devre arasında Hakan Özmert’e imza attıracakken, Giray Kaçar’a olan borç nedeni ile gelen yasak gibi. O kadar çok futbolcuya borç var ki, ne zaman, kimden, kaç paralık ödeme emri geleceği dahi bilinmiyor. İdealist teknik adamlar, bir bir Antalyaspor’u reddediyor. Son örnek Rıza Çalımbay… Büyük ihtimalle uzun süre iş yapmayan, kaybedecek birşeyi olmayan veya işe ihtiyacı olan bir teknik adamla sezona başlanacak. Geçen yıl bu zamanlar Avrupa ve şampiyonluk şarkıları söyleyen camia, bugün gününü kurtarmanın telaşında. Geçen yıl 2 oyuncuya 11 Milyon Euro’ya imza attırdan takım, bugün o rakama bütün takımı kurmanın hesaplarını yapıyor. Takımı gerçekten çok zor günler bekliyor. Mevcut Başkan Cihan Bulut’un da yapabileceği bir şey yok. Takımı yönetmesi gereken, krizlere çözüm üretmesi gereken yöneticiler, Galatasaray ve Fenerbahçe kongrelerinde kendilerini göstermeye çalışıyor. Artık bize düşen; ışıkları söndürüp, arkamıza yaslanarak filmin nasıl final yapacağını izlemek; Kabus mu, kurtuluş mu?