Vefatının ardından yazdığım bu ikinci yazımı da 24.vefat yıl dönümünde Sevgili Hocama ithaf ediyorum...

☆☆☆

SONSUZLUĞA UYANDIN SÜRELSAN HOCAM...

İnsanlar vardır, yaşadıkları döneme damgasını vururlar...

Yaptıklarıyla, eserleriyle...

Ve o insanlardır ki, ölümleriyle sonsuzluğa uyanırlar...

Son yüzyılın yetiştirdiği en büyük değerlerden birisi olan...

İsmail Baha Sürelsan için “öldü” demek yerine;

“Sonsuzluğa uyandı” demek daha doğru olacaktır şüphesiz...

Yetiştirdiği yüzlerce öğrencisi ve onların yetiştirmeye devam edecekleri...

Öğrenciler silsilesi ile sonsuza kadar yaşayacaktır Sürelsan adı...

Hele o dinleyenleri kendinden geçiren eşsiz besteleri-şarkıları...

Ve...

Kuruluş çalışmaları hızla tamamlanan, yakında kapılarını açacak olan...

İsmail Baha Sürelsan Konservatuarı ile!

Böylece, kelimenin tam anlamıyla sonsuzluğa uyanacak...

Sevgili Sürelsan Hocamız...

Hep bizimle olacak...

Bizimle yaşayacak nesilden nesile...

*

İşte ölümsüzlük bu olsa gerek!

Bir insan için fani dünyada...

Hep veren olarak!

O, bunu fazlasıyla hak eden ender insanlardan birisi olarak...

Yerini çoktan aldı kalplerimizin en güzel yerinde...

En büyük dileği, isteği idi Antalya’da bir konservatuvar kurulması...

Çünkü çok rezil olmuştu... Çok sıkıntı çekmiştik...

Yersiz yurtsuz... Oradan oraya...

Rast gele, salaş mekânlarda çalışmak adına...

Bundan iki ay kadar önce (14 Şubat 1998) Büyükşehir Belediye Başkanı

Hasan Subaşı vermişti bu müjdeli haberi kendisine...

“Projesi bitmek üzere, inşallah temelini yakında birlikte atarız” diyerek...

Duymak istediği en güzel haberdi bu, Hoca Sürelsan için...

Duymuştu da!

Ama görmedi, göremedi... Nasip olmadı görmek...

Ebedi hayatta sonsuzluğa uyandı...

Tarih 12 Nisan 1998...

Saatler 15.30’u gösterirken!

*

Bahar çiçekleri yağdırıyordu...

Adını taşıyan, Belediye İşhanı'ndaki musiki evinin pencerelerinden öğrencileri...

Sonsuzluk yolundaki Sürelsan Hoca’nın naaşı üzerine dün...

Ünlü Rakkase şarkısının nağmeleri yükseliyordu semaya aynı anda...

Gözyaşlarım kaçıncı kez boşanıyordu pınarlarından bu an-ı yaşarken!

Güle güle Sevgili Hocam...

Güle güle Büyük İnsan...

Sen hep verdin...

Geride borç haneni boş bıraktın...

Oysa ne bizler, ne de Türkiye; ödeyemeyiz asla bizlerde olan hakkını...

Bizler de olmasa da helal ediyoruz tüm haklarımızı sana...

N’olur, sen helal et bizde çok olan hakkını...

Nur içinde yat Sevgili Hocam...

Nurlar içinde uyu, sonsuzluğa uyanan...

BÜYÜK İNSAN...