Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le bir sorunum yok. Kendisini insan olarak severim. Benim derdim Antalya’nın yönetimi. Yaptığı güzel projeleri alkışladığımız kadar hatalarını söylemek de bizim görevimiz; yoksa o şakşakçı basından ne farkımız kalır ki?

Konumuz Antalya ve yaşananlar. Muhittin Başkan önceki gün katıldığı Makine Mühendisleri Odası’nın galasında kenti meslek odaları ile birlikte yönettikleri söylemiş. Göreve geldiklerinde kentin sorunlarını bildiklerini ve meslek odaları ile çözüm odaklı çalıştıklarını ifade etmiş. Konuşmasının sonunda da şuan başdanışmanı olan Cem Oğuz’un, ‘Planlı, kurallı kent’ cümlesini aynen kullanmış.

Konuşmalar elit… Bu sözlerin yaşamdaki karşılığına birlikte bakalım. Ne demiş Muhittin Başkan, “Göreve gelirken sorunları biliyorduk”. Evet doğru söylüyor, göreve gelir gelmez Menderes Türel zamanında Alkoçlar’a peşkeş çekilen Konyaaltı sahil ihalesiyle ilgili usulsüzlükleri tek tek kamuoyuna açıklamıştı.

Boğaçayı projesinin baştan sona hata olduğunu, Türel’in, Antalya’nın geleceğini tehlikeye attığını, bu proje ile tatlı su kaynaklarının zarar göreceğini anlatmıştı.

Uzun uzun dinledik, sayfalarımızda yer verdik. Peki, sonra ne oldu?

Gelinen noktada gördük ki Menderes Türel politikaları Konyaaltı’nda devam ediyor.

2 senedir çok kez Konyaaltı işgallerini kaleme aldım. Hem de belgeleriyle, fotoğraflarıyla. Kıyı Kanunu’nun ilgili maddelerini gündeme getirdim. Muhittin Böcek başta olmak üzere, yetkililerden tek cevap gelmedi. Ölü numarası yaptılar, unutulur gider dediler.

Unutmayacağım, unutturmayacağım. Hem gazeteci hem de sorumlu bir yurttaş olarak bu hukuksuzlukları bıkmadan, usanmadan yazacağım. Ta ki düzelene kadar…

Ben gazeteci ve yurttaş olarak görevimi yerine getirirken, Antalyalıların oyuyla o koltuğa oturan Muhittin Böcek’ten de aynı davranışı bekliyorum.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok…

Muhittin Başkan’ın tek yapması gereken yasa ve yönetmelikleri uygulamak. Tamam, sahili katakulli ile Alkoçlar’a kaptırdık ama sonuçta orayı denetleme görevi hala Büyükşehir’de. Kıyı Kanunu var, Konyaaltı Alan Yönetimi var, var oğlu var.

Amacınız denetim yapmak, aykırılıkları kaldırmak, sahili halka açmak ise muhakkak çözüm bulursunuz.

Hadi kıyı kanununu bir kenara bırakalım. Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan Konyaaltı Sahili Alan Yönetimi Usul ve Esaslar Yönetmeliği’ne ne demeli? Google’ye bu yönetmeliği yazdığınız zaman madde madde okuyabilirsiniz.

Yönetmelik; işletmeler genişleyemez diyor, kendilerine özel duş, depo vs, yapamaz diyor hatta sahilde köpük partisi verilemez diyor.

Yönetmelik net. Büyükşehir ne yapıyor… Sezon öncesi sahilde göstermelik bir tur atıyorlar, iki vida sıkıp, işletmelere sözlü uyarı hepsi bu?

Ne oldu şimdi, Büyükşehir denetim mi yaptı?


Muhittin Böcek, kenti meslek odalarıyla mı yönetmiş oldu?

Bir de Antalya’nın diğer ucu Lara var. Orası daha beter. www.antalyakorfez.com haber sitemizden ilgili haberleri bulabilirsiniz.

Lara’da Red White diye bir işletme resmen özgürlüğünü ilan etmiş. Hani internette ilginç haberlerde karşılaşırız ya; dünyanın en küçük ülkesi falan diye. ‘500 nüfuslu ada ülkesinin kendi parası dahi var’ tarzında haberlere denk gelmişsinizdir. Abartmıyorum aynı şey Red White için de geçerli. Yakında kendi parasını basarsa inanın şaşırmam.

Antalya’yı bilenler için söylüyorum, adamlar ana caddeden, sahile ve sahilden denizin 50 metre içine kadar girmişler!

Ayrıca Red White’nin ana girişi ile Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal tesislerine giriş tek kapıdan ve o kapı Red White kontrolünde! Bunları hep yazdım, amacım tekrar etmek değil, hafızayı tazelemek.

Lara’da durum böyleyken Büyükşehir Belediyesi’nin Lara Birlik piknik alanında temizlik yapıldığına dair gönderilen e-postayı görünce yüzümde bir tebessüm oluştu.

Sanırım Büyükşehir iki ağacı budayıp, 3-5 metre parke döşeyip, mangallarda kalmış külleri temizleyince iş bitti sanıyor! Lütfen birileri Büyükşehir Belediye yetkililerini uyarabilir mi? Lara sahili elden gidiyor…

Antalya’nın dünya çapında iki sahili var ve iki sahil de kaderine terk edilmiş.

Hani eski kovboy filmlerinde yerli halk Amerika’nın düz arazisinde belirli alanı çitle çevirip sahiplenirdi ya. Vallahi hem Konyaaltı’nın hem de Lara’nın bundan bir farkı yok.

Kim nereyi parsellerse elinde kalıyor. Kim nereye masa atarsa oranın sahibi oluyor.

Hukukmuş, yönetmelikmiş, çevreymiş, benim gibiler dışında kimse umursamıyor.

Ama Muhittin başkana sorarsanız; kenti meslek odalarıyla yönetiyor.

Bravo…