Türkiye tarihinin önemli isimlerinden olan Karaoğlan lakaplı Bülent Ecevit, 5 Kasım 2006 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Ecevit, Kıbrıs Barış Harekatı, terörist başı Abdullah Öcal’ın yakalanması, 2001 krizi ve 99 depremi gibi Türkiye Cumhuriyet’i tarihinin en önemli olaylarından Başbakanlık görevinde bulundu. Eşi Rahşan Ecevit ile siyasi bir figür haline gelen Ecevit’in siyasi hayatını sizler için derledik… 

BÜLENT ECEVİT’İN HAYATI 

Adıyla Türkiye tarihine damga vuracak Mustafa Bülent Ecevit 28 Mayıs 1925 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Kastamonu doğumlu Fahri Ecevit, Ankara Hukuk Fakültesi’nde adli tıp profesörüydü. İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı Hanım ise ressamdı. Mustafa ismi dedesi olan Mustafa Şükrü Efendi'den gelmektedir. Sessiz, sakin ve içine kapanık bir çocuk olan Bülent Ecevit, 1944 yılında Robert Koleji’nden mezun oldu. Burada tanıştığı Rahşan Aral ile hayatını birleştirdi. 

BÜLENT ECEVİT’İN ÖĞRENİM HAYATI 

Ecevit, lise mezuniyetinin ardından Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde çevirmenlik yaptı. 1946 ve 1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliğinde katip olarak görev yapan Ecevit 1950 yılından sonra ülkesine geri döndü. Burada CHP’nin yayın organı olan Ulus gazetesinde yazılar yazdı. Fakat gazete o dönem iktidar olan Demokrat Parti tarafından gazete kapatılınca Ecevit, Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde çalışmaya başladı. Gazetecilikten sonra Amerika’ya giden Ecevit, burada çalışırken Harvard Üniversitesinde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bülent Ecevit, Harvard’daki öğrenimini de aynen Ankara Hukuk Fakültesi sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde olduğu gibi yarıda bıraktı. Bu ileride siyasi hayatında en büyük pişmanlıklarından biri olacaktı. 

SİYASETİ SEVMEZDİ 

Bülent Ecevit’ten bahseden arkadaşları onun edebiyata düşkün olduğunu ve bu yüzden siyasete uzak olduğundan bahsediyor. Okullarda sağ ve sol çatışmalarının olduğu dönemde Ecevit, bu siyasi kavgalara girmez hatta kavga eden insanları barıştırmak çabalardı. Fakat tarihin cilvesi işte; siyasetten uzak edebiyat dünyasında mutlu olan bu adamı hayat siyasetin en büyük aktörlerinden biri yaptı. 1954 yılında Bülent Ecevit’in siyasi kariyeri başladı. 1957-1980 arasında, önce Ankara, sonra Zonguldak'tan Cumhuriyet Halk Partisi'nin Milletvekili oldu. 1960’ta Kurucu Meclis Üyesi, 1961 yılında ise Ecevit, Çalışma Bakanı oldu. Bu dönemde işçilere toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı gibi pek çok hak Ecevit’in bakanlığı döneminde verildi. 1965 tarihinde yapılan seçimlerde ise Süleyman Demirel, başbakan oldu ve CHP muhalefet partisine düştü. Yaşana bu hezimet sonrası Bülent Ecevit, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından olan CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yle liderlik için mücadeleye girdi. 

CHP GENEL BAŞKANI OLDU 

Bülent Ecevit, “Ortanın Solu” fikrini benimsemeye ve bu akımın öncüsü olmaya başladı. Ama zaman zaman komünizme kaymakla suçlandı. 1971'de partisinden istifa eden Ecevit. 1972 yılında yapılan 5. Olağanüstü Kurultay’da İsmet İnönü’ye rakip oldu. Kongrede konuşan İsmet İnönü, “Ya ben, ya Bülent” dedi. Kongre, Bülent’i seçti. Böylece Türkiye tarihinin en büyük aktörlerinden biri olan İsmet İnönü artık siyaset arenasından çekildi ve yerini yeni gelen Bülent Ecevit’e devretti. 4 Mayıs 1972 tarihinde Bülent Ecevit Atatürk ve İsmet İnönü’den sorna CHP koltuğuna oturan üçüncü isim oldu. Bülent Ecevit, Genel Başkan olduktan sonra ilk gezisini Kars'ın Susuz ilçesine yaptı. Burada yaptığı gezide bir vatandaşın kendisine, “''Bizi bu kara günlerden kurtar Karaoğlan'' demesi üzerine lakabı Karaoğlan oldu.

CHP’Yİ İKTİDAR YAPAN ADAM 

1973 seçimlerinde en çok oyu aldığı halde hükümet kuramayan Ecevit, 1974 yılında CHP-MSP (Milli Selamet Partisi) koalisyon hükümeti kurdu ve Ecevit başbakan oldu. Sağ ve sol çatışmamaların başladığı dönemde aynı yıl 20 Temmuz 1974 tarihinde Ecevit, “Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekâtına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz” sözlerini söyleyerek, Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi.

80 DARBESİ İLE HAPSE GİRDİ 

Bülent Ecevit’in Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk onayıyla 1977’de kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamayınca, “2. Milliyetçi Cephe“, Demirel başkanlığında AP, MHP ve MSP ile kuruldu. Aynı zamanda 5 Haziran 1977 seçimlerinde CHP’nin aldığı %41’lik oy oranı, Ecevit’i tek başına iktidara getiremese de, Türkiye tarihinde sol bir partinin aldığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. 21 ay boyunca bu hükümetin başbakanlığını yürüttü. Ardından 1980 darbesi sonrası siyasi yasaklı isimler arasına girdi ve 3 kez tutuklandı. 

YENİ PARTİ YENİ BİR BAŞLANGIÇ 

1985 yılında Ecevit’in sürekli yanında olan hayat arkadaşı Rahşan Ecevit tarafında Demokratik Sol Parti kuruldu ve Rahşan Ecevit partinin ilk genel başkanı seçildi.  1987 yılında yasağı kalkan Ecevit, partinin başına geçti. Ancak 1987’de yapılan seçimlerde parti barajı aşamadı. Solun kendi içindeki kavgasından dolayı DSP en büyük sol parti oldu. 1994 seçimlerinde meclise giren DSP sayesinde Ecevit, DTP ve ANAP ile kurulan hükümette başbakan yardımcısı, daha sonraki DSP-DYP-ANAP azınlık hükümetinde de başbakan oldu. 1999 seçimleri sonrasında ise 2002 yılına kadar DSP hükümeti ile başbakan oldu.

TERÖRİST BAŞI ABDULLAH ÖCALAN’I YAKALADI 

2000’li yıllara gelindiğinde ise krizler patlak verdi. Terörist başı Abdullah Öcalan’ı yakalanmasında büyük rol oynayan Ecevit, her ne kadar halk tarafından "Kenya Fatih"’i olarak anılsa da bu durum uzun sürmedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile yaşadığı anayasa tartışması ve 99 depremi gibi felekteler nedeniyle 3 Kasım 2022 tarihinde erken seçim yapıldı ve DSP adeta dibi gördü. DSP’nin barajı geçememesi nedeniyle partisinden istifa eden Bülent Ecevit siyasetten emekli oldu. 

BÜLENT ECEVİT’İN ÖLÜMÜ 

Bülent Ecevit, 18 Mayıs 2006 tarihinde geçirdiği beyin kanaması sonucunda GATA’da tedavi altına alındı. Yaklaşık 6 ay boyunca bu hastanede tedavi gördü, yoğun bakımda kaldı. 5 Kasım 2006’da, 81 yaşında, solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Devlet Mezarlığı’na gömülebilmesi için 9 Kasım’da yapılan kanun değişikliği sonucu 11 Kasım 2006’da buraya defnedildi.

Muhabir: TAHSİN CAN ÖNALP