Şahıs veya kurum fark etmez. Önemli olan hatalardan ders çıkarıp ona göre hamle yapmaktır. Yönetim ilk yarı sonunda aynen bunu yaptı ama, ben buradan yönetime, 'İkinci yarı başlarken kurduğun takımı ilk yarının başında kur' diye, haftalarca seslendim. İşte insan aklının yetisi burada ortaya çıkıyor.' Başına gelecekleri, yaşamadan kestirmek ve gerekeni yapmak'. Neyse geç de olsa Sn.Başkan'ın gelecek tehlikeyi gördü. Eskiler buna basiret diyor. 'Basireti sayesinde bugün ligi sekizinci sırada tamamlamak üzereyiz. Ama ben bu transferlerin yapıldığı sezon ortasında bu köşeden Antalyaspor kamuoyuna, 'artık, ne düşmesi takımımız ligi ilk beşe yakın bir sıralamada bitirir rahat olun' diye seslenmiştim ve tahminimde yanılmadım.
Şimdi sadede geliyorum. Kendimi Antalyaspor'a gönül vermiş bir taraftar, yani bir bakıma taraftarın sesi olarak değerlendirip, diyorum ki biz artık düşmemeye değil kafaya oynayan bir takım istiyoruz. Korkulu rüyalar görmek değil, şampiyonluk şarkıları söylemek istiyoruz. Şampiyonluğun kendisi olmasa bile şampiyonluğu kovalayan bir takımın taraftarı olmak ve bu gururla yaşamak istiyoruz. Hayat zor. Hiç olmazsa bu yönde mutlu olmak istiyoruz.
Sayın Başkan, geçen hafta İbrahimoviç başlıklı yazım da belirttiğim gibi bir kaç yıldız transferi ile gelecek yıl bu ligin dumanını attırıp kafaya oynarız. Sizi genç ve isimsiz yeteneklere yöneltip işte şu yabancı topçu şöyle genç, böyle genç, O'ndan uzun seneler faydalanırız, şeklinde yanlış yönlendirip takımın işine yaramayan transferleri yaptırıp yanıltanlar var. Lütfen onlara kanmayınız. İkinci yarının başındaki tüm takımlara örnek gösterilen, işte transfer böyle yapılır dedirten ve efsane olan politikanıza devam ediniz, yani doğruyu bulmuşken başka doğru aramaya çalışmayınız. Çünkü doğru bir tanedir.
İşte bu doğru transfer mantığı, bizi Avrupa'ya da götürür şampiyon da yapar. Lütfen bu yolda ilerleyiniz. Önümüzdeki sezon virüssüz ve seyircili oynanacak maçlarda buluşmanın ve şampiyonluğun umuduyla hoşça kalın.