Bu aralar kulübümüzde transfer yönünden bir hareketlilik var. Alınan ve alınacak futbolcuların takıma katkı sunacağına inanıyorum. Göztepe maçında hezimete uğradık ve bu ağır faturanın unutulması için soğuk havada oynanan Fenerbahçe maçından bir teselli aradık, ama olmadı:1-1 bitti.
Son yıllarda seyrettiğim en zevksiz ve heyecansız maçtı. Sanki futbolcuların ruhları dolaşıyor sahada. Her iki tarafın kaleye şut atmaya mecalleri yoktu. Türk futbolu adına üzüntü verici bir tablo. Fenerbahçe’nin attığı gole karşı, sonlara doğru yanıt vererek beraberliği zor kurtardık.
Takım hala takviye istiyor. Açıklanan transfer limitlerinde aşım payı ile beraber Antalyaspor'a gösterilen miktar bir milyon dolar. Bu parayla ne yapılacaksa yapılacak veya başka formül bulunarak bu transferler gerçekleştirilecek. Yoksa işimiz zor. Sezon başında bu köşeden uyardım. “Transfer yapmadınız. Mevcut durumuyla Antalyaspor düşmemeye oynar, bu da bu dünya kentine yakışmaz. Biz 2017-2018 sezonundaki gibi ulusal basın tarafından şampiyon adayları arasında gösterilen ve kafaya oynayan bir takım yaratmalıyız ve artık her sezona düşmemeye değil şampiyonluğa oynayan bir takım yaratarak başlamalıyız.” diye yazdım.
Bu kent, geçmişte Samuel Eto’o gibi dünya çapında bir yıldızı gördü. Antalyaspor formasını giyen Eto’o hem tanıtım elçimiz oldu, hem de bu kente miras olarak bir futbol vizyonu bıraktı. Turizmde marka olan Antalya kentinin futbol takımı da marka olmalı. Marka olmak da kaliteli futbolculara sahip olmaktan geçer.
Artık her sezon ligden düşme kâbusu görmekten bıktık.
Bu ara transfer, bu işin başlangıç noktası olsun. Haydi, sayın yöneticiler gösterin kendinizi.
Haftaya buluşmak üzere hoşça kalın.