Hakan Tütüncü bir konuştu, eski defterler yeniden açıldı. Dokuma'nın toplumsal baskı ile kurtarıldığına hepimiz şahitlik ederken, "Dokumayı ben kurtardım" diyen Tütüncü, Dokuma üzerinden kazandığı puanların büyük bölümünü kaybetti. Evet, Dokuma alanında güzel işler yaptı. Sahaf Festivali, Oyuncak Müzesi, kent müzesi ilk aklıma gelenler. Alanın yeşil dokusunu koruması da kayda değer. Lakin orda aylarca süren direnci yok sayması affedilemez.
Bunları zaten yeterince okudunuz ben size işin başka yönünü anlatacağım. 488 dönümlük Dokuma alanını peşkeş çekmek isteyen dönemin AKP'li belediye başkanı Erdal Öner'di. İhale yolsuzluğu ortaya çıkınca partiden aforoz edildi. 2014'te ise bir anda CHP Kepez belediye başkan adayı olarak karşımıza çıktı. Hem de CHP'nin Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'la poz vererek...
Haliyle akıllara Dokuma olayı gelmişti. Öner, aradan geçen zamanı da değerlendirerek o dönem Dokuma olayına çok girmemiş, daha çok kazandığı zaman yapacağı projelerden bahsetmişti. CHP o seçimde Kepez'de tarihi fark yedi. Öner de kayıplara karıştı.
Dokuma olayları tekrar tartışmaya açılınca kaynaklarımdan müthiş bir iddia geldi. İddia o ki Erdal Öner 2014'te CHP adına seçimi kazansaydı, yarım kalan Dokuma hayalini gerçekleştirecekti...
İnanılmaz gelse de bu cümleyi tekrar okumanızı rica edeceğim. Kendi belediye başkanlığı döneminde kanunları, hukuku yok sayan ve 'ben yaptım oldu' mantığı ile hareket eden bir insandan bahsediyoruz. Dokuma olayı patladığında CHP'lilerle kavga eden, sonrasında ise CHP saflarına katılan birinden bahsediyoruz.
Sonuçta 488 dönümlük Dokuma alanının kullanımı Kepez Belediyesi'nde değil mi?
Sadece şu sorunun cevabını merak ediyorum:
2014'te Kepez Belediyesi'ni CHP kazansaydı ve Erdal Öner başkan olsaydı, Dokuma alanı bugün hangi halde olurdu?
Ayrıca...
Dokuma alanının peşkeş çekilmesine ilk tepki gösterenler Kepez Belediye Meclis'inde CHP sıralarında oturan Azime Coşkun (Milletvekili adaylığı için istifa etti), Abdullah Durmaz, Arif Kaya, Nuri Yıldız, Özlem Yılmaz ve Serap Yılmaz'dı. Bu insanlar 2004-2009 yılları arasında CHP'den meclis üyeliği yaptı.
Bu meclis üyeleri o dönem Dokuma'yı kurtarmak için ilk ateşi yakanlardandı. Peki, sonra ne oldu? Bu meclis üyelerinden hiçbiri sonraki dönem ne Kepez Meclisi'nde ne de partide görev almadı. Daha doğrusu görev verilmedi. En azından fikri takiplik açısından 5 meclis üyesinden biri tekrar aday gösterilebilirdi. Ama CHP bunu yapmadı. Bu bilgi cepte dursun.
Buna karşılık CHP, 2009 seçimlerinde Kepez Belediye Meclisi'nde ilk sıraya Kadir Alkış ismini yazdı. Bu kişi Erdal Öner'in sağ koluydu ve aynı zamanda belediye personeliydi.
Düşünün bir yanda Dokuma'nın satışı sırasında mücadele eden 5 CHP'li görmezden geliniyor, diğer yandan Dokuma'yı satmaya çalışan Erdal Öner'in sağ kolu CHP'den hem Kepez hem Büyükşehir meclis üyesi yapılıyor.
Taşlar yerine oturmaya başladı mı?
Erdal Öner'e dönelim. 2014'te CHP'den Kepez adayı gösterildiğinde bunu kabullenemeyip partiden istifa edenler olmuştu. Nitekim seçimi tarihi farkla kaybeden Öner, uzun bir süre ortadan kayboldu. Öner, yaklaşık 1 ay önce yeni kurulan bir platformun üyesi olarak karşımızı çıktı. Öner'in İyi Parti'den Kepez adayı olacağı konuşuluyor.
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış...
Kanlı bıçaklı olduğu CHP'yi geri çevirmeyen Öner, şansını İYİ Parti'den neden denemesin? Fakat bu süreç CHP ve Millet İttifakı'nı nasıl etkiler, Milet İttifakı Öner krizi ile kendi bacağına sıkar mı? Bekleyip göreceğiz.