23 Şubat 2018 Ak Parti Antalya İl Başkanı Rıza Sümer... Emin olun insanın güzel işlerle anılması ve tanınması kadar onur verici bir şey yoktur. Maalesef toplum nezdinde pek tanınmıyorsunuz. Partili belediyelerde işe alınanlar dâhil buna… Onlar daha çok kendilerini işe katan milletvekillerini tanıyor, sizi tanımıyor. Belki, çok tanınıyorsunuzdur da, ben fark edememişimdir; o da benim eksikliğim olsun. Doğaldır ki, her siyasetçi gibi toplum nezdinden tanınmak, bilinmek istiyorsunuz. Eh, seçimler yakın, son zamanlarda öne çıkma çabanızı anlıyorum. Şimdi sizin eksikliğinizi yazayım. Belki siz de benim eksiliğimi söylersiniz, memnun olurum. Siz göreve geleli 2 yıl oldu. Süleyman Soylu’nun yaptığı mülakat sınavı ile göreve geldiniz. 7 aday ile seçim yarışına girmediniz. İşi yukarıdan bağladınız, atandınız. Zira partinizde seçim kültüründen bahsetmek pek olası değil. Demokrasi şölenini kabul etmiyorsunuz. Seçim kazanarak il başkanı olsaydınız, bütün üyelerinizin elini sıkma, onlarla sürekli irtibat halinde olma zorunluluğundan kısa zamanda tanınma fırsatı yakalardınız. Seçimle gelmeyen siyasi parti başkanlarının toplumda tanınmasının uzun zaman alması bundandır. Çünkü o demokrasi şöleni sayesindedir ki, toplumda kim kazanacak heyecanı ile bütün ilçelerde mahallelerde yurttaşlar adınızı dillendirir. Bundan mahrum bırakıldınız. Belki ilerde, şayet başka adayların çıkmasına izin verilirse, partinizde seçim olmasını savunursunuz. Ben de bu yazımla size kıyak yapmak istedim. İsminizi duyurmak için katkıda bulunmak istedim. En azından benim gibiler tanımış olur. Aslında birkaç gündür adınızdan söz ettiriyorsunuz. Kendi isminizi başka bir ismi karalayarak duyurma çabanız gözümden kaçmıyor. Daha önce de yaptınız aynısını. Mustafa Akaydın'ın söylediklerini çarptırarak hedef gösterdiniz.Şimdi de Emek ve Demokrasi Güçlerinin yapmış olduğu basın açıklamalarına destek veren CHP İl Başkanı Ahmet Kumbul ve son olarak da Muratpaşa Belediye Meclis Üyesi Cem Kotan hakkında yaptığınız açıklamalar ile tanınmaya başladınız. Ancak olumlu bir tanınma olmadığını size bildirmek isterim.Halkı kin ve nefrete teşvik ederek suç işliyorsunuz. Bir avukatın, hatta kitlelere karşı sorumluluk bilincinde olması gereken bir kişinin böyle bir hukuksuzluğa düşmesi beni endişelendirdi. Keşke biz sizi topluma hizmetleriniz ile tanısaydık. Keşke biz sizi, Boğaçayı Projesinde çevre dostu; iktidarınızın prosedürüne takıldığı için kadroya geçemeyen işçilere çözüm önerisini getirmenizle, işçi yandaşı açıklamalarınız ile tanısaydık. Siyasetin yıkıcı tarzı ile değil uzlaşmacı tarzı ile memleketimizi ve insanları mutlu etmeniz bence herkesin görevi olmalıdır. Ama siz ne yaptınız? Akdeniz Sabah gazetesinde boy boy resim vererek toplumu gerdiniz.Yörükler üzerinden örnek vererek kişileri eleştirdiniz. Bir Yörük olarak size tavsiyem; kültürümüzü araştırmanızdır. Araştırırsanız göç sırasında karşılaştığımız tüm topluluklar ile nasıl barış içinde, uzlaşmacı yaşadığımızı öğrenirsiniz.Etnik siyaset üzerinden milliyetçilik taslamaya çalışırken bu sefer fena tosladınız.Konuya geri döneyim bugün itibari ile kendi partinize ait 2 büyük belediyede prosedüre takılan toplamda 789 işçi var. Bir kısmı da şirketlerinizde geçici işçi prosedürüne takıldı.Bilin istedim.Bu prosedürlü yasa ile şehrimizde daha yüzlerce insan işsiz kalacak. ... Sayın Sümer, ülke karanlığa giderken siz aydınlık kalamazsınız. Elektriksiz çalışmaz ampuller. Elektrik ülkemiz ise memleketimiz ise yapmayın. Bırakın siz savaşı savunurken, savaşa hayır diyenler de olsun; saygı duyun. Siz iktidarsınız, yönetensiniz. "Bizden olmayanın canı çıksın" diyorsanız, bu sizden olmayanlardan vergi alınmaması için de bir kampanya yapın, tam olsun. Devlet yalnızca bizim, sizin değil diyorsanız, bunu açık bir şekilde size oy vermeyenlere ifade edin . Şimdi "Savaşa evet" demek vatanseverlik "Hayır" demek hainlik ise Habur Kapısı’nın hesabını sorun. Çadır mahkemelerini anlatın. Siz hukukçusunuz. Ben diyorum ki siz çadırda mahkeme kurarsanız, isteyenler de sokakta barışı savunabilir.Operasyonu destekleyip ÖSO’yu sorabilir. Buna da demokrasi deriz. Hem de ileri demokrasi…