Seçim süreçleri toplumun politikleştiği en önemli süreçlerin başında gelir. Bu politik atmosferde doğru fikirler doğru şekilde anlatıldığı zaman ikna durumu ortaya çıkar. İdeolojik partilerde, genel seçimler için adaylar ile seçmen arasında öyle abartıldığı kadar büyük mesafeler oluşmaz.Genel seçimin algısı yerel seçimden farklıdır. Bütün seçim sonuçları bu tezi doğrulamaktadır. Siyasi atmosfer esas olarak örgütsüz seçmen içersinde tercih kaynağıdır. Bunun en önemli ölçütü güvendir. Peki seçmen kime güvenir ? Burada algı yönetimi en ön sırada gelir.Ne yazık ki özellikle kırsalda etnik köken ve hemşericilik gerçeği seçmende karşılık bulur.İnsan tanıdığına güvenir diyebiliriz.Ancak dediğim gibi bu artışlar topyekün bir seçimi değiştirecek kadar değildir. Maksimum 1 milletvekili geçişinde etkili olur.Önemsiz midir? Tabi ki 1 milletvekili çok önemlidir.Ama değişim için değildir. İyi bir liste çıkmasının en önemli etkisi ise örgütün sahada motivasyonu yüksek çalışması olmaktadır. Ancak yeterli emek ve doğru tarz birleşmediği zaman emeklerin boşa çıkacağı aşikardır. Kısacası halk şunu diyor : Bana öyle birşey söyle ki ben iktidarı bunlardan alıp sana vereyim.Esas mesele budur. Bu meselede demokratik taleplerin etkili olacağı seçmen ile ekonomik taleplerin etkili olacağı seçmeni ayrıştırmak gerekebilir. Ancak ekonomik talepler çoğu zaman daha kapsayıcıdır. Antalya’da bu talepleri ön plana çıkarmak gerekir. Tarım, hayvancılık ve turizm en başta gelen konuların başında gelir. Ancak sorunları anlatırken ötekileştirici ve yargılayıcı tarzı bırakıp karşıdaki seçmeni anladığını hissettirmek ve bakmadığı pencereyi açıp oradan esenlik almasını sağlamak gerekir. Bu yüzden emeklerimizin boşa gitmeyeceği bir tarz yaratmalıyız. Demokratik yarınlar için ülkemiz ve memleketimiz için en hayırlısı olsun.Sanki bu iş tamam gözüküyor.