Sayın Ahmet Boyacıoğlu,

Dün akşam saatlerinde yapmış olduğunuz açıklamayı, bütün sinemaseverler, bütün Antalya ve bütün Türkiye gibi ben de üzüntü ile okudum.

Üzüntüm sadece ‘ Kanun Hükmü’ belgeseline ikinci kez getirdiğiniz ‘sansür’ kararı için değildi. Siz ve ‘korktuğunuzu’ söylediğiniz muktedirler, dilediğiniz kadar ‘Kanun Hükmü’ belgeselini sansürleyin. ‘Kanun Hükmü’ ile ilgili ‘hükmü’ tarih bugünden verdi. Yıllar sonra, 60. Altın Portakal Film Festivali’nin ‘Kanun Hükmü’ adlı belgesel film yasaklandığı için yapılamadığı yazılacak, sizlerin adı da aynı tarihe ‘sansürcü’ olarak geçecek. Tıpkı geçmişteki diğer sansürcüler gibi…

Sayın Boyacıoğlu,

Açıklamanızda “Şahsım adına soruşturma açıldı” cümlesini kullanmışsınız. Takdir edersiniz ki özellikle son yıllarda hakkında soruşturma açılan ilk insan değilsiniz, son da olmayacaksınız. Böyle bir cümle ile ‘sansür’ kararını açıklamaya başlamanızı anlamakta zorlanıyorum. Bugüne kadar hakkında soruşturma açılan ama inandığı doğruları savunmaktan vazgeçmeyen yüzlerce insan adına sizin için yüzüm kızarıyor.

Yine açıklamanızda diyorsunuz ki “Sinema sektöründen gereken desteği göremedik”. Oysa o sinema sektörü size, belgeseli yarışmadan ilk çektiğinizde, “Bu yanlış, bunu yapmayın” diyerek en büyük desteği vermişti. Bütün bir yaşamını sinema ile geçirmiş bir insan olarak siz, sektörün bu tepkisinin alt metin okumasını yapamayarak desteği anlayamamışsınız. Siz dün sabah belgeseli yeniden gösterime aldıktan sonra sinema sektörü, jürisi ile filmi ile koşa koşa gelip festivale katılmamışsa, çok değil, onları eleştirdiğiniz kadar da kendinizi bir aynaya tutsaydınız, kendinize sinema sektörü gözünden baksaydınız.

Sayın Boyacıoğlu,

Açıklamanızda çok ilginç bir cümle var. Diyorsunuz ki; “Geldiğimiz noktada kendisini sinema emekçileri adına sorumlu hissederek hareket eden bizler olayın sorumlusu ve suçlusu olarak gösterilmek isteniyoruz.Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni olarak biz yaşananların hesabını size değil de kime soracağız? Sizin yaptığınız yanlışlar yüzünden bugün Antalya, 60. Altın Portakal Film Festivalini yapamıyor. Elbette birileri sorumlu olacak ve bu sizsiniz.

Çünkü, ‘Kanun Hükmü’ belgeselini ilk önce belgesel seçkisine siz aldınız. Sonra yine siz, seçkiye aldığınız belgeseli çıkardınız; gelen tepkiler üzerine tekrar aldınız ve yine Hükümet kanadından gelen tepkiler üzerine yine çıkardınız. Sahi Sayın Boyacıoğlu, siz her gelen tepkide böyle geri adım mı atarsınız? Eğer öyle ise yıllarınızı verdiğiniz sinema sizin kişisel yaşamınıza hiç bir şey katmamış demektir.

Oysa; başından itibaren gölgelerde gezerek her tepkide tavır değiştirmek yerine, süreci bütün açıklığı ile kamuoyu ile paylaşsaydınız, bütün Antalya, bütün sinema sektörü sizinle tek vücut olmuştu.

Özetle Sayın Boyacıoğlu, siz Anadolu’nun en güzel atasözlerinden birisini unuttunuz:

Gölgede gezenin gölgesi olmaz!

Siz de gölgelerde gezmeyi tercih ettiniz. O nedenle de şimdi güneşe çıkınca, feryat figan etmeye hakkınız yok.

Bir söz de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Muhittin Böcek’e

Sayın Başkan,

Çok iyi biliyorum, siz görevde olduğunuz süre boyunca Altın Portakal Film Festivaline hiçbir şekilde karışmadınız. Bütün organizasyonu ve kontrolü ANSET ve onun belirlediği Festival Yönetmenine bıraktınız.

Ama Sayın Başkan, galiba kontrolü biraz fazla gevşek bıraktınız ki, Sayın Ahmet Boyacıoğlu’nun aldığı kararların faturası sizin önünüze geliyor.

Oysa, saygı ile andığımız Sayın Rahşan Ecevit’in çok önemli bir ilkesi vardı. Sayın Ecevit parti (DSP) yönetimi için şu cümleyi kurardı:  “Önce disiplin, sonra demokrasi”. Siz demokrasiyi öncelerken disiplini elden kaçırdınız galiba. Daha da bilinen bir cümle vardır: ‘Denetim güvene engel değildir’. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin festival organizasyonunu verdiği ANSET ve başında bulunan Genel Sekreter Cansel Tuncer de bu yaşananların birinci derecede sorumlusudur.

Bu işin faturası maalesef sizin önünüze konacak. Tıpkı Yörük Festivalinde, tıpkı Tamince arsasında olduğu gibi.

Üzgünüm sayın Başkan, gerçekten üzgünüm.