Türkiye Psikiyatri Derneği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısı ile bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadına fiziksel, cinsel, ruhsal, sosyal ve birçok açıdan zarar veren, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış olarak tanımlandı. Açıklamada, 25 Kasım 1960’ta, Dominik’teki diktatör yönetime karşı mücadele veren 3 kız kardeşin yönetimin yandaşları tarafından tecavüze uğrayarak öldürüldüğüne dikkat çekilerek, 1999 yılında, 25 Kasım günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edildiği ifade edildi.
“10 YILIN EN YÜKSEK ARTIŞ HIZINA ULAŞTI”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kadına yönelik şiddet temel bir halk sağlığı soru olarak ele alındığını ifade eden TPD Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, “İnsan hakları ihlalidir ve cinsiyete dayalıdır. Patriarkanın yol açtığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınları ekonomi, politika, eğitim ve sağlık alanlarındaki haklarından mahrum bırakmaktadır ve bu eşitsizlik her geçen gün daha da derinleşmektedir. Gelinen noktada; Türkiye'de kadın cinayetleri son 10 yılın en yüksek artış hızına ulaşmıştır. İçinde bulunduğumuz yılın ilk 6 aylık diliminde 206 kadın cinayeti ve 117 şüpheli kadın ölümü kaydedilmiştir. Bu durum, egemen ataerkil ideoloji ve sermaye düzeninin kadın ve erkek arasındaki eşitsiz ilişkiyi sürdürmeye hizmet etmesinin vardığı son noktadır” denildi.
ATILAN ADIMLAR YETERSİZ
2021 yılında Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini hatırlatan TPD Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, “Sadece hukuki bir düzenleme değil, şiddetin toplumsal boyutunu değiştirmeyi hedefleyen bir yol haritası niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddete karşı güçlü bir hukuki çerçeve sunarken, aynı zamanda şiddet mağdurlarını korumak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için devletler ve toplumlar nezdinde sorumluluklar yükleyen bir belgedir. İstanbul Sözleşmesi'nden 2021 yılında çekilmesinin ardından, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin arttığı, şiddetle mücadelede atılan adımların yetersiz kaldığı gözlenmekte” sözlerine yer verildi.
“BİR KADINI DAHA KAYBETMEK İSTEMİYORUZ”
Şiddet haberlerinin verilmesinde faillere meşruiyet oluşturacak ifadelerin kullanılması, ceza davalarında haksız tahrik ve iyi hal indirimi adı altında suçluyu koruyan ve cezasızlığa doğru giden yargılamaların yapılması daha fazla zaman kaybedilmeden önlenmesin çağrısında bulunan TPD Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, “Biz ruh sağlığı çalışanları, kadına yönelik şiddeti sayılarla ifade etmenin yetersiz kaldığına her gün tanıklık ediyoruz ve tekrar hatırlatıyor, uyarıyoruz. Şiddet etnik köken, dil, din, yaş, statü tanımaksızın tüm kadınları etkilemektedir. Artık bir kadını daha kaybetmek istemiyoruz. Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin ancak devletin cinsiyet eşitsizliğine apaçık karşı durduğu toplumsal bir dönüşümle önlenebileceğinin altını çiziyoruz. Her 25 Kasım’da olduğu gibi kadınların dünyanın her yerinde; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi ve toplumsal şiddete dikkat çekerek toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları sürdürülebilir bir mücadele ve dayanışmaya çağırıyoruz” sözlerine yer verildi.