Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü köyünde nehir kıyısındaki evinde huzur içinde yaşarken, enerji üretimi amacıyla 6 köy için alınan acele kamulaştırma kararından haberi yoktu Ümmühan Nine’nin. 2016 yılında bir Mayıs sabahı haber geldi, “evlerinizi boşaltın” dediler ve 15 gün süre verdiler. Ümmühan Nine’nin iki katlı, küçük bir bahçesi, değirmen atölyesi bulunan evi vardı.

TEK DİLEĞİ HUZUR İÇİNDE YAŞAMAKTI

O günlerde artık 76 yaşına gelen Ümmühan Nine (Uysal), evini, ocağını çok seviyordu ve ömrünü huzur içinde burada tamamlamak istiyordu. Gelenek olduğu üzere, helal kazancından biriktirdiği kefen parasını bile hazırlayıp bir kenara koymuştu. Kimseye muhtaç olmadan, alnı ak, başı dik bu güzel toprakların havasını suyunu içine çeke çeke yaşayıp, huzur içinde öteki dünyaya göç etmek istiyordu…

KASIMLAR BARAJI VE HES İÇİN ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI

Ama öyle olmadı. Ankara’da alınan EPDK kararlarının gölgesi kırsala nasıl düşer, hiç hesap edilmiyordu. Ümmühan Nine’nin köyünü su altında bırakacak olan Kasımlar Barajı ve HES projesi için 2012’de acele kamulaştırma kararı alınmıştı. Yüzlerce parsel arazi, onlarca ev için, ancak savaş koşullarında uygulanan bir düzenlemeyle halkın mülkiyet hakkına el konuluyordu.

KÖYLÜLERİN EVLERİNE 15 İLA 40 BİN TL ARASINDA DEĞER BİÇTİLER

Antalya Körfez Gazetesi Muhabiri Yusuf Yavuz'un haberine göre, Darıbükü köyünde halkın evlerine 15 ila 40 bin TL arasında değer biçilmişti. Bu parayı alın ve 15 gün içinde evi boşaltın deniyordu. Bir köylü, 15-20 yaşındaki ceviz ağacına 200 TL değer biçtiklerini söylüyordu. Bir kilo ceviz parasına koca bir ağaç! Ümmühan Nine kendilerine yapılan bu muameleyi içine sindiremedi. “Benim evimin değeri bu değil”, diyordu. Barajı yapacak şirket köylülere doğru dürüst bir bilgi de vermiyordu. Ümmühan Nine’nin oğlu Hasan Uysal, EPDK’ya yazılı başvuru yaparak kendilerine bilgi verilmesini istedi.

EPDK ‘BİZ SORUMLU DEĞİLİZ’ DEDİ

Bir kamu kurumu olan EPDK, “biz sorumlu değiliz, ilgili şirketle köylüler arasında bir mesele bu” diye yanıt verdi. Enerji Bakanlığı’na bağlı olan ve üretim lisansı veren kuruluş olan EPDK, açılan tüm acele kamulaştırma davalarında kurum olarak görünüyordu ancak gerçekte bu süreci özel şirketin yürütmesine seyirci kalıyordu.

EPDK’nın yanıtı tam olarak şöyleydi: “Lisans sahibi tüzel kişilik tarafından kamulaştırma bedellerine karşılık yapılan evlerle ilgili kurumumuzun herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.”

ÜMMÜHAN NİNE ‘ACELE EL KOYMA’ KARARINA DAVA AÇTI

Bu yazışmalarla ve endişeli bekleyişle geçen yaz aylarının ardından köylülerin birçoğu evlerini boşalttı. Ümmühan Nine’nin hem gidecek bir yeri yoktu hem de evini terk etmek istemiyordu. Barajda ise su tutmaya başlanmış, sular yavaş yavaş köyün arazilerini, evleri yutmaya başlamıştı. Ümmühan Nine, bu sırada alınan kararlara karşı iptal davası açtı.

MÜLKİYET HAKKININ GASPI

Bu neyin acelesiydi? Savaş mı çıkmıştı ülkede? Özel bir şirkete kullandırılan acele kamulaştırma (aslında el koyma) yetkisi halka karşı büyük bir laubalilik içinde kullanılıyor, kimseye doğru dürüst bir açıklama dahi yapılmıyordu. Yukarı Köprüçay Havzası’nda halkın mülkiyet hakkı gasp ediliyordu…

Gülsan Holding tarafından inşa edilen Kasımlar Barajı ve HES projesinin suları Ümmühan Nine’nin evinin merdivenine kadar dayandığında, kamuoyunun da tepkisiyle su tutma işlemi beklemeye alındı. Bir yandan dava sürüyor, bir yandan da ilgili kurumlarla yazışma trafiği.

Bütün bunlar yaşanırken Ümmühan Nine evini terk etmeyerek bir direniş başlatmıştı ve ülkenin dört bir yanından destek görüyordu. Çünkü haklıydı ve sadece hakkı olanı istiyordu, adaletin yerini bulmasını talep ediyordu…

BİR GÜN HASTANEYE GİTMEK İÇİN EVİNDEN ÇIKTI, BİR DAHA GİREMEDİ

Ümmühan Nine toz duman içinde, inşaat şantiyesine dönen köyünde maruz kaldığı tozlar ve yaşadığı stres yüzünden hastalanmıştı. Bir gün çocukları gelip onu şehre, hastaneye götürdüler. Kış başlamak üzereydi ve uzun süredir bir onur nöbetine sahne olan evinden, ocağından hastaneye tedavi olmak için 27 Kasım 2016 tarihinde ayrıldığında, baraj şirketinin yetkilileri bunu fırsat bilip suları saldılar ve Ümmühan Nine’nin evi kısa sürede sulara gömüldü…

BİR İĞNESİNİ BİLE ALAMADAN EVİ SULARA GÖMÜLDÜ

Evinden çıkarken hiçbir şeyini almamıştı. Çünkü böyle bir kötülüğü hayal etmek bile imkânsızdı. En çok da elleriyle dokuduğu rengârenk kilimleri ve helalinden biriktirip bir kanara koyduğu kefen parasını yanına almadığına hayıflandı. Ümmühan Nine’nin evi, iğneden ipliğe içindeki tüm eşyalarıyla birlikte sulara gömüldü. Kendisi de Isparta ve Antalya’da yaşayan çocuklarının yanında yaşamaya başladı. Zaman zaman karşılaştığımız Ümmühan Nine’nin yaşadığı trajediye rağmen vakarlı tavrı dikkat çekiciydi. Çünkü haklıydı...

DANIŞTAY EVİNİ KAYBETTİKTEN SONRA ÜMMÜHAN NİNEYİ HAKLI BULDU

Ümmühan Nine’nin mülkiyet hakkını korumak için sığındığı yargıda dava dosyası epeyce dönüp dolaşıp durdu. Mayıs 2015’te Başbakanlık, Maliye Bakanlığı ve EPDK’ya karşı Danıştay’da açılan dava, önce dosyalar karışmış diyerek Kuşadası’ndaki bir RES davasının ara kararıyla karşı karşıya kalındı. Ardından ise evi sulara gömüldükten yaklaşık 7 ay sonra Danıştay 6. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı geldi. Oysa bu tür davalar ivedi yargılama usulüne tabiydi ve idari işlemin uygulanması durumunda oluşabilecek zararları engellemek için hızlıca yürütmeyi durdurma kararı alınmasını gerektiriyordu. Mayıs 2015’te açılan davada, tam 2 yıl sonra karar çıkmıştı. Ancak adalet, sadece özel şirketlerin mülküne teminat olmuştu.

DANIŞTAY: ‘ACELELİK HALİ BULUNMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR’

Geç de olsa Ümmühan Nineyi haklı bulan Danıştay’ın kararında, evrensel hukukun temel ilkelerinden biri olan mülkiyet hakkına da atıflar yapılıyordu. Dava konusu işlemin dayanağı olan 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 27. maddesinde ise yurt savunması ihtiyacı veya aceleliği olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmazların kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere el konulabileceği kaydedilen Danıştay kararında, “Olayda, Dairemizin ara kararlarına davalı idareler tarafından verilen cevaplarda, istenilen bilgi ve belgelerin verilmediği, acele kamulaştırma kararının alınmasından itibaren geçen sürede davacıya ait parsele ilişkin bedel tespit ve tescil davası açılmadığı görüldüğünden dava konusu taşınmazlarda 'acelelik' halinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu işlemlerin, davacının taşınmazlarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır” ifadelerine yer verilmişti.

GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR

Geç gelen adalet adalet değildir. Bu, Ümmühan Nine için de böyle oldu. Torosların koynundaki bir vadide, doğup büyüdüğü köyünde ve elleriyle, dişiyle, tırnağıyla adım adım inşa ettiği evinde huzur içinde yaşarken masa başında alınan ve insanı ıskalayan kararlarla yaşamı karartılmıştı. Ancak buna rağmen ruhsal olarak hiç boyun eğmedi Ümmühan Nine. Belki içine içine düktü kederini ama çocuklarının yanında hayata tutunmayı sürdürdü hep.

ÜMMÜHAN NİNE BU SABAH YAŞAMINI YİTİRDİ

Bu sabah uyandığımda Ümmühan Nine’nin bu dünyaya veda ettiğini öğrendim. Oğlu Hasan Uysal’ı aradığımda, “Köye getirdik annemi” dedi. Ömrünün yaklaşık son 10 yılını evinden, köyünden uzakta geçiren ve 85 yaşına merdiven dayayan Ümmühan Uysal, sulara gömülen evinin hemen arkasındaki köy mezarlığında toprağa verilecek bugün.

SUYA GÖMÜLEN GEÇMİŞ, PASTORAL MANZARA OLDU

Ümmühan Nine’nin evinin de olduğu bölge, zaman zaman barajın suları çekildikçe ‘turistik görüntüler’ olarak sunuluyor. Pastoral manzaralar sunan bu görünümün altında onlarca insanın sulara gömülen geçmişinin yanttığı unutuluyor. Hasan Uysal, annesi Ümmühan Uysal’ı defnetmek için gittikleri köylerinde, suya gömülen evlerine bakarak “yuvasız garip kuşlar gibiyiz” diye özetliyor yaşadıklarını.

KADINLAR GÜNÜ ARİFESİNDE SONSUZLUĞA UĞURLADIK

Bu hafta sona ermeden, tüm ülkede 8 Mart etkinlikleri yapılacak. Kadınlara kırmızı karanfiller dağıtacak, Valiler, belediye başkanları, tepeden tırnağa tüm bürokrasi. Evi su altında kaldıktann sonar Ümmühan Nine’ye destek olabilmek, sesini duyurabilmek için 5 Mart 2017 tarihinde Antalya’daki ÇGD Gazeteci Evi’nde bir dayanışma buluşması yapmıştı. Aradan geçen 8 yılın ardından, yine bir 8 Mart arifesinde Ümmühan Nine’yi sonsuzluğa uğurladık.

ANADOLU’DA YAŞAMIN ÇARKINI ÇEVİREN KADINLAR

Ümmühan Nine, Anadolu coğrafyasında yaşam çarkını çekip çeviren kadınlardan biriydi. Yurt, ocak, vatan, memleket bu kadınların çevirdiği çarkla ayakta kaldı hep. Askere uğurlanan oğullar, telli-duvaklı gelin edilen kızlar, sırtı sıvazlanın ‘ruh aşısı’ yapılan torunlar bu kadınların eliyle yaşama hazırlandı. Her geçen gün bu yanımız biraz daha ıssızlaşıyor…

Güle güle Ümmühan Nine…

Elimizden geleni yapsak da seni son nefesine kadar evinde yaşatamadığımız için bağışla bizi.

Seni hep ocağını tüttüren ateşin başında bir eski zaman heykeli gibi vakur duruşunla anımsayacağız. Haksızlığa, adaletsizliğe boyun eğmeden, elindeki değnekle yaşama sorular soran aklınla ve vakarınla anacağız…

Şimdi bahara gebedir oralar. Sümbüller de mor çiçeklerini güneşe döner. Kadife çiçekleri, fesleğenler, ışıklı sarı çiçekleriyle çuhalar sarar yeniden mezar üstünü. Buğday başakları rüzgarla salınır yeniden, Güzle’den kar suyu iner İrem kuyularına, kara oğlaklar, ak kuzular deli deli zıplar bahar sevinciyle. Çakaloğlu arada efkarlı bir ah çeker, dalından al yanaklı bir elma koparıp gülümseyerek bir çocuğa verir. Bu gülümseme mayalar yaşamı, insanlığı yeniden; yerin yüzü harman olur…

Güle güle Ümmühan Nine. Geçmiş canlarının karıştığı yıldızlar yoldaşın olsun…

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ MUHABİRİ-YUSUF YAVUZ