“Meyve bile dalına güvenir / Meyve kadar hükmüm yoğimiş.” der bir türkü.
“Öyle yorgun düşmüşüm ki / Acının mavzerini taşımaktan / Bulanık sular basıyor birden / Bütün mevzilerimi / Sonra çöle kesiyor içim.” A. Telli
“Urfa’da beş yaşında bir kız çocuğuna tecavüz edilip boğularak öldürülmüş.” Bu haberi okuyunca, içimde önce yangın çıkıyor, sonra küle dönüyorum. Öfkemi anlatacak sözcük bulamıyorum, kıvranıyorum, üşüyorum, donuyorum. İnsan olabilen herkes aynı durumdadır. İki ay kadar önce de günde ortalama 32 kız çocuğunun kaybolduğunu, çoğunun hiç bulunamadığını okumuştum. Sonra çocuk ve kadın katillerinin kısa zamanda topluma karıştığını okuyoruz. Hal böyle olunca katil üretmek kolaylaşıyor. Duyuyor musunuz?
İnsana dair özlü sözler art arda zihnimde sıralanıyor. “İnsan, en vahşi hayvandır vb…” Şart mıdır? diye haykırıyorum. En değerli varlık çocuklar değil midir? Nasıl kıyılır onlara? Ne istiyor bu canavar kılıklılar çocuklardan? Toplumun en masum yanından, en güçsüz bedenden ne istiyorlar… Dağlar, duvarlar yankılanıyor artık. Yeter yeter yeter!…
İnsan, her acıya dayanır da evlat acısına hayır. Hiç kimseler duymasın, yaşamasın böyle bir acıyı. Tarifini hiçbir yazar anlatamaz. Çocuk ölümlerini anlatacak bir yazı, kitap düşünemiyorum. Hele bir de insan elinden olanı.
Acılar ülkesiyiz anladık da suskunlar ülkesi olmayı anlayamıyorum. İnsan neden susar bunca acıya? İnsan neden duymaz başkasının acısını? İnsan olmak bu kadar mı zor? Bu kadar mı çetrefilli? Acıyı yazmaktan usandık artık, yorulduk. Geçenlerde doksan yaşında bir kadın “Benim hayatımı yazsana” dedi. “Artık acılı kadın öyküleri yazmak istemiyorum, biraz da gülümseyen öyküler yazacağım,” dedim. Şimdi düşünüyorum da nasıl olacak o iş, bunca yangının içinde? Nasıl sırtını dönebilir insan bunca acıya, haksızlığa? Yine de diyorum, zorlayacağım kendimi, acılar içinde gülümseyen yazıları yazmaya. Dünyanın, yaşamın ne tadı olurdu çocuklar ve kuşlar olmasa? Havai fişeklerle kuşları, bir anlık hayvani duygular için çocukları katletmeseler ne güzel olurdu yaşam. Çocuklara güzel bir gelecek borçluyduk hani? Şimdi onların yaşamlarına mı göz dikildi? Ne oluyor insanlığa? Bir yanda ilkel savaşlar, hainlikler, kötülükler, diğer yanda çocukların yaşamına ağzı sulanan ilkel yaratıklar.
Çocuklar yaşamalı, hem de en güzelinden. Buna nefes alan her insan borçlu, her insan bu ölümlerden sorumlu. Yapan, eden, susan, gören, görmeyen, duyan, duymayan herkes suçlu bence. Bütün insanlık çocuklara karşı sorumlu ve işlenen her suçta payı var. Bu kadar…
Çocuklar yaşasın, çocuklar gülsün, oynasın, sevsin, sevilsin. Başka yolu yok. Hepimiz böylesi bir yaşamı onlara sunmak, yaratmak zorundayız.“Uçurumdadır sevda / Uçurumdadır umut / Uçurumdadır yaşamak.” A. Teli
Büyümesine izin verilmeyen çocuklar
Kamile Yılmaz
Yorumlar
Trend Haberler
Antalya’da devrim gibi karar! Apartman altı dükkanlar taşınacak
Antalya ulaşımında bir devir sona eriyor! Dev ulaşım yolu projesi başlıyor
Antalya’da beklenen gün geldi! Binlerce taksicinin kulağı İstanbul’da olacak
Antalya’da 23 yaşındaki genci hayattan koparan kazada çarpıcı gerçek!
Antalya’da ulaşıma zam geliyor! UKOME toplantısına sunulacak
Üniversite hastanesinde otopark ücretine Ünlü başkandan da tepki