İyi Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, dün Gazeteci Ali Buldu ile yaptığı söyleşide, “CHP Muratpaşa ya da Konyaaltı’nı İyi Parti’ye vermeli” demiş.

Bunu da şöyle temellendirmiş.

"Geçtiğimiz yerel seçimlerdeki CHP'ye olan katkımız ortadadır. O dönem fedakarlık yapan parti olarak bu defa ortağımızın fedakarlık yapmasını isteyeceğiz. Genel Başkanımız Meral Akşener inanıyorum ki 'ittifakın devamı halinde' önemli bölgelerden adaylık isteyecektir. Zira bizim de bölgelerini yönetebilecek güçlü, liyakatlı adaylarımız var. Mesela Antalya ölçeğine bakarsak, Büyükşehir'de müthiş bir uyumla çalışıyoruz. Ama CHP-İYİ Parti dağılımına bakarsak haksızlık ortada. O yüzden küçük ilçeler neyse de biz artık seçilmesi garanti yerler isteyip 1-0 önde başlamak istiyoruz. Mesela Muratpaşa veya Konyaaltı önümüzdeki seçimde bizim olmalı ve en az bizim çalıştığımız kadar ortağımız CHP de bize çalışmalı. Ortaklık böyledir. Bir arada güçlü olup ülkemizi ferah yarınlara beraber taşıyacaksak kol kola sımsıkı olmalıyız. Biz buna inanıyor ve ona göre seçime hazırlanıyoruz..."

Sayın Karacan’a bu açıklamada birkaç soru sormak gerekiyor. Büyükşehir’de ‘müthiş’ bir uyum olduğundan bahseden Afşin Karacan, CHP – İyi Parti dağılımında bir haksızlık olduğundan söz ediyor. Bu haksızlığın nasıl olduğunu Sayın Karacan açıklamalı. Çünkü kamuoyunda da bilindiği üzere Büyükşehir’de Menderes Türel döneminden kalan üst düzey bürokratlarla İyi Partili adlar yönetimde. CHP tabanı, 2019 yılından beri, Muhittin Böcek’in gerek üst düzey bürokrat gerekse alt kademede görev yapan isimler arasında CHP’li olmamasından şikayetçi ve tepkili. Eğer Sayın Karacan dağılım olarak AKP – İyi Parti kıyaslamasını yapsaydı belki haklı olabilirdi.

Bir diğer soru; İyi Parti’nin yerel seçimlerde ortada olan katkısı, ne yazık ki, 2023 genel seçimlerinde sandığa yansımadı. 2018 genel seçimlerinde Antalya’da %17 ile Türkiye’de en yüksek oranı yakalayan ve 3 milletvekili çıkaran İyi Parti, 2023 seçimlerinde %11’e gerilemiş, vekil sayısını da 2’ye indirmiş durumda. Kendisinin İl Başkanlığında İyi Parti ne yazık ki, Kemal Kılıçdaroğlu’na +1’i getirecek katkıyı yeterince sağlayamadı. Bu durumda, 2024 yerel seçimlerinde nasıl bir katkı koyacaklarını düşünüyor acaba?

Katkı konusuna gelmişken, başta Kepez olmak üzere Antalya’da gerek ilçelerde gerekse Büyükşehir’de, üstelik herhangi bir pazarlık yapmadan ve bugüne kadar da katkılarından dolayı bir talepte bulunmayan HDP ve sosyalist parti ve yapıları hatırlamak ve onların emeklerini hatırlatmak gerekiyor. Üstelik bu yapılar, 2023 seçimlerinde de aynı katkıyı koydular. Bunun göstergesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde altığı %70 ortalama oy oranına bakmak yeterli.

Yine Afşin Karacan diyor ki; “Muratpaşa ya da Konyaaltı önümüzdeki seçimde bizim olmalı.” Bu cümle; Konyaaltı’da Muhittin Böcek’in, Muratpaşa’da da Süleyman Evcilmen ve Ümit Uysal’ın CHP bayrağı altında 20 yıllık emeklerine saygısızlıktır. Bu başkanlar ve kadroları, 1999 yılından bugüne, ilçelerinde uyguladıkları kamucu belediyecilik anlayışı ile CHP bayrağını o noktaya taşıdılar. Bu ifade, en hafif tabiri ile siyasi tarih ve o tarihi yaratanları bilmemektedir ve bir il başkanına yakışmamaktadır.

Son olarak Afşin Karacan diyor ki; “Ortaklık böyledir. Bir arada güçlü olup ülkemizi ferah yarınlara beraber taşıyacaksak kol kola sımsıkı olmalıyız. Biz buna inanıyor ve ona göre seçime hazırlanıyoruz..." Kolkola sımsıkı sarılarak yol yürüyenlerde pazarlık olmaz. Çünkü ‘adil dükkanda pazarlık olmaz’ Ya Sayın Karacan adil dükkanı bilmiyor ya da Karacan’ın dükkanı adil değil.  

Oysa Afşin Karacan, kendi il başkanlığı döneminde partisine ve ekibine güveniyorsa, bu sefer doğru aday seçimleri ile Aksu’yu, Serik’i istemeli, Elmalı’da, Demre’de de partisinin belediye başkanlarının ikinci dönemleri için çalışmalarına başlamalıdır.

Benim gençliğimde Spor Toto oynanır, 1. Lig takımlarının maçlarına bahisler oynanırdı. Kazanacağı garanti olan takıma da ‘banko’ denirdi.

İyi Parti İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, ‘banko’ya yatarak, garantiye oynamaya çalışıyor ve bunun adı fırsatçılıktır.

Ama unutmayalım.

Siyaset, fırsatçılık değil, iddia işidir.