Hayatımızda hepimizin kendine göre irili ufaklı sorunları var. Bazılarını öteliyoruz, bazılarının üzerine gidiyoruz. Ötelediğimiz sorunlar o an bizi mutsuz etmese bile gelecek için sorumluluk duyan insanlar için tedirginlik yaratır.Mesele memleket meselesi olduğunda öteleleyemenderdeniz.Aksi takdirde insan kendisine,ailesine ve sosyal yaşamına ihanet etmiş gibi hissediyor.En azından ben öyle hissediyorum. Şeker pancarı fabrikaları özelleşmesini duyduğumda direkt üyesi olduğum Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vural Şahin abimi aradım.Sağolsun bana birçok bilgilendirme metni yolladı.Bende teknik kısmının yanında insani kısmı ile bu konuyu ele almayı bir görev ediniyorum. Şekerin %65’i şeker kamışından, %35’i şeker pancarından üretilmektedir.Şeker üretiminde Avrupa’da 4. , dünyada 6. sıradayız. Bakın mesele tarım olunca hep üst sıralardayız.İyi olarak üst sıralarda olduğumuz ender durumlardan birisinden bahsediyorum.şeker fabrikaları,basitçe “sat kurtul, özelleştir güzelleştir” diyip geçeceğimiz bir kurum değildir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde yaygın yetiştirilen bu ürünü yalnızca ekonomik temellere dayandırmak doğru değildir. İsterseniz şeker fabrikalarına biraz da sosyolojik olarak bakalım. Bilindiği gibi büyük metropollere göç her geçen gün artıyor. Bu göçün en önemli nedeni bu bölgelerdeki üretimin kısıtlı olması ve bununla birlikte oluşan ekonomik ve siyasi sorunlardır.Artan nüfus ile istihdam birbirini karşılamayınca bir umutla göç etmekte beraberinde geliyor. 1 dekar şeker pancarı 10 kişiyi istihdam ediyor.Şu an köylerde halkımızın yaşamamasının en büyük nedeni iktidarların yanlış tarım politikasıdır.Tarım politikalarına dair öyle bir yasal düzenleme yapılmalıdır ki seçimleri kim kazanırsa kazansın o tarım programına uymak zorunda kalsın.Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi meselesi siyasidir.Buna siyaseten neden karşı olmamız gerektiğini bir kaç cümle ile özetleyeyim. Şeker pancarı ekonomik getirisinin yanında çok önemli bir çevre dostudur.Aynı metrekareye sahip bir ormanın ürettiği oksijenin yaklaşık 3 katı oksijen üretir.Şeker pancarı ekilen toprağı dinlendirir, hastalıklardan koruyucu özelliklerinden kaynaklı o toprağa ekilen bir sonraki üründen %20 daha fazla artış alınır. Şeker pancarı yalnızca şeker üretimine katkı sağlamaz. Ayrıca posası,hayvancılık sektörüne yem olarak katkı sunar. Şeker fabrikaları, kendine üretim yapan çiftçilerin birlik ve dayanışma kültürünün gelişmesinde çok önemli rol oynar.Bu hususta Pancar Ekicileri Kooparatifi kurulmuştur.Bu kooparatif ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda çalışma yaparak Şekerbank isimli çiftçi bankasının kurulmasına öncülük ederek kendi üretiminin dışında ekonomiye ve istihdam alanına da çok önemli katkılar sunmuştur. Şimdi en önemli konuya gelelim. Yazılı ve görsel basında en fazla duyduğumuz nişasta bazlı şeker ve şeker pancarı arasında ki fark nedir ? Önce şu bilgiden başlayalım.Vücudumuza hangi şekeri alırsak alalım karaciğerimiz şekeri ayrıştırır.Doğal olan şekeri(şeker pancarı) ayrıştırıp vücudumuza enerji olarak verir.Doğal olmayan şeker vücudumuzun enerji ihtiyacını karşılayamadığından sürekli acıkmamıza neden olur.Bunun sonunda obezite ve diyabet (şeker hastalığı) beraberinde gelir.Ülkemizde yaklaşık 15 milyon şeker hastası mevcut.Yaklaşık 10 milyonun da bu hastalığa yakalandığından haberi olmadığı yetkililer tarafından dile getiriliyor. Avrupa’da doğal olmayan şeker üretimi %5 . Şeker fabrikalarını özelleştirip, alan kişinin de 5 yıl üretim şartı konulmuş. Fabrikalardaki işçilere ne olacak sorusunun cevabı TEKEL işçilerine olanlarda gizli.Hali içler acısı.Maaşları düştü, sendika haklarında sorunlar oluştu...Çiftçinin durumu zaten sıkıntıya girecek. Ama büyüklerimiz ne demiş. Önce sağlık.Bende diyorum ki 5 yıl sonra şeker hastası olmayan kalmayacak.Özelleştirmeler sağlığa ve ülke ekonomisine zararlıdır.Sağlımız için dur diyelim.