Okullar açıldı.

Günlerdir haberlerde okul ihtiyaçları ile ilgili yaşanan sıkıntıları izliyoruz. Formadan çantaya, kalemden kitaba kadar eğitim için ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan yığınları öyküleri ekranlardan geçiyor, sosyal medyada da akıyor.

İzlediklerimiz eğitim ihtiyacının karşılanması için gözle görünür olan sorunlar. Bunların yanısıra, artık zorunlu ihtiyaç olan servis, eğitim kalitesinin düzeyinde birincil konumda olan sınıf kalabalıkları, vb. sorunlar da cabası.

Üstelik bu sorunlar sadece devlet okullarında değil, özel okullarda daha katmerli bir şekilde yaşanıyor. Uzmanların düşüncelerine göre yaklaşık 3 bin özel okul kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Devlet okullarının durumu daha da vahim ve eğitimimizin hali içler acısı.

Eğitim programları, sınıfların kalabalıklığı gibi konulara girmiyorum bile.

Dedim ya, bunlar eğitimin görünen yüzü.

Bir de görünmeyen, ekranlara yansımadığı, yaşamımızda çok da tanık olmadığımız başka bir gerçek var. O da çocuklarımızın beslenme sorunu.

Asgari ücretin ne kadar olduğunu, kira fiyatlarının nerelere ulaştığı ve bu nedenle beslenmenin bütün insanlar için bir soruna dönüştüğünü gözönüne aldığımızda, nitelikli eğitim için nitelikli beslenme ihtiyacının artık asgari bir düzeyde karşılanamadığı bir ortam var karşımızda.

Görünen o ki devlet, öğrencilerin bu beslenme sorununu karşılayamayacak. Çoğu yerde de, örneğin Antalya, bu sorunun karşılanması için önce ikili öğretimin kaldırılması gerektiği öne sürülecek. Örneğin Antalya diyorum. Çünkü Antalya Valisi, bu konu ile ilgili yaptığı açıklamada iki öğretim uygulamasını öne sürerek, bu devam ettiği sürece öğrencilere bir öğün yemek verilemeyeceğini söyledi.

Ve, yine anlaşıldı ki, bu sorunun çözümü de, pek çok başka sorun gibi, yerel yönetimlerin üzerinde kalacak. Aslında hiç de görevleri olmadığı halde, toplumsal zorunluluklar, onları bu sorunun çözümünde rol almaya zorlayacak.

Yine örnek Antalya’dan. Muratpaşa Belediyesi, kendisinden yardım alan ailelerin okul çağındaki çocuklarına bir öğün yemek dağıtmaya başladı. Aslında Muratpaşa, Antalya’nın orta üst sosyo-ekonomik düzeyinin yaşadığı bir ilçe. Bu anlamda ihtiyacın diğer ilçelere göre daha az olduğu bir yer. Muratpaşa Belediyesi, imkanları var bunu yapıyor.

Peki, diğer ilçeler ne yapacak?

İşte bu noktada Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesi ve en azından kendisinden sosyal yardım alan ailelerin çocuklarına, tıpkı Halk Süt gibi, bir öğün yemek ulaştırması gerekiyor. Dediğim gibi, bu destek Muratpaşa ya da Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin zorunluluğu değil. Ancak ihtiyacın büyüklüğü, devletin kayıtsızlığı karşısında iş başa düşüyor.

Geçtiği eğitim öğretim yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi, bu konuda bir çalışma başlatmış, ancak hepimizi derinden yaralayan 6 Şubat depremi yaşandığı için uygulamaya geçirememişti.

Şimdi yeniden bu konunun gündeme gelmesi ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, ihtiyacı olan ailelerin çocuklarına bir öğün yemeği sağlaması için çağrı yapılması ve bu konunun takipçisi olunması gerekiyor.

Doğada boşluk olmaz. Ortada böyle bir sorun varsa, bu sorunun çözümü de olmak zorunda. Ve maalesef belediyeleri için iş başa düşüyor.

Sevgili Muhittin Başkan.

Bu konudaki duyarlılığınızı, en azından ben biliyorum.

Şimdi bu duyarlılığı harekete geçirmenin tam zamanı…