Diğer Yazıları Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra, ülkemizde özellikle domates üreticilerinin çok zor durumda kaldığını hepimiz biliyoruz. Maalesef, bulunan yeni pazarlar Rusya’nın yarattığı boşluğu dolduramadı ve bu yıl domates fiyatları dibi gördü. Aslında, domateste son derece belirgin olarak görülen bu durum, bu yıl diğer sebze ürünleri için de geçerli idi. Zira, komşularımızla yaşadığımız problemler, birçok pazarın daralmasına hatta kapanma noktasına gelmesine neden oldu. Şimdi, bu sıkıntıların ileriki yıllarda yaşanmaması için neler yapmamız gerektiği konusuna yoğunlaşmamız gerekiyor. Bunun için de, tarımsal ürünlerle ilgili fotoğrafı doğru çekebilmeliyiz. KRİZ GELİYORUM DEMİŞTİ Rusya ile yaşadığımız kriz, aslında 5-6 yıl öncesinden kendini göstermişti. Çünkü Rus hükümeti ülkenin belli bölgelerinde ısıtmalı modern seralar kurmaya başlamıştı. İşin ilginç tarafı ise, bu seraları Türk firmalarının kurması idi. Hatta bu seralarda Türk ziraat mühendisleri danışmanlık yaptı ve seralarda kullanılan tohumlar da Türkiye’den gönderildi. Kısacası, Rusya kendi domatesini üretmek için yıllardır yatırım yapıyordu. Tabi ki ürettikleri domates tüketimlerine yetmeyecek. Ancak, bu yatırımları desteklemek için domates üretebildikleri dönemde bizden ürün almayacaklar. Bu açıdan bakıldığında, uçak kazasının biraz daha sonra yapmayı planladıkları ‘Domateste ithalatı azaltma’ düşüncesini hızlandırdığını söyleyebiliriz. Peki, bundan sonra ne olacak? Kesinlikle söyleyebilirim ki; hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ancak, ihtiyaçlarının fazla, üretimlerinin de az olduğu dönemlerde ve belli domates çeşitlerinde Rusya’ya domates gönderebileceğiz. ÇÖPE GİDEN SEBZELER Ülkemizde doğru bir Tarım Politikası olmadığı için, sebzede ihracat yapalım diye uğraşırken, tarla ürünlerinde de ithalat yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl ithal etmediğimiz tarla ürünü neredeyse kalmadı. Fasulyeden mercimeğe hatta samana kadar pek çok ürünü ithal ettik. Oysa, ithalat yerine çiftçimizi destekleyen politikaları hayata geçirsek, örneğin bakliyat üreticilerine ek destekler versek daha iyi olmaz mı? Yapılması gerekenler ♦Bildiğiniz gibi, mısırdan zeytinyağına uzanan yelpazede devlet bir grup ürüne destek veriyor. Ancak, bu desteklemeler içinde sebze grubu yer almıyor. Bence, sebze üreticilerine de destek vermenin zamanı geldi. Zira, sebze üreticileri son yıllarda para kazanamıyor, ancak kamını doyuruyor. ♦Bir başka yapılması gereken şey de; yine tarla bitkilerinde olduğu gibi sebzede de taban fiyat uygulamasına geçilmesidir. Zira, ancak o zaman, üretici ürettiği ürünü minimum kaça satacağını bilir ve ona göre üretimini planlar. Böylece, derelere domatesler, karpuzlar dökülmemiş olur. ♦Elektrik, su, mazot gibi tarımsal girdilerin Avrupa’nın bazı ülkelerinde uygulandığı gibi, düşük tarifelerle ücretlendirilmesi yoluna gidilmelidir. Örneğin, evlerde kullanılan elektriğin kilovatı şu anda 0,4117 TL. Bu rakam tarımsal elektrikte yarıya düşürülebilir. ♦Üzerinde durulması gereken en önemli konu, sebzede de üretim fazlasını katma değeri yüksek ürünler haline getirecek Üretici Birlikleri oluşturmak olmalı. TARİŞ, ANTBİRLİK, FİSKOBİRLİK örnekleri dikkate alınarak kurulacak bu birlikler, kuracakları salça, konserve, kurutma fabrikaları gibi sanayi tesisleri ile üreticilerin ürünlerine değer kazandıracaktır. Üretici birliklerinin yanında kurulacak Tarımsal Üretici Demekleri de sanayicilerle işbirliği yapmalı, böylece üretici-sanayici işbirliği nitelikli bir hal almalıdır. Ülkemizde klasik tarım yöntemleri ile çiftçinin para kazanma dönemi bitti. Bu nedenle, bir an önce yeni tedbirleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, tarım sektörünü hiç de parlak olmayan günler bekliyor. Diğer Yazıları