Türkiye, 2017 referandumu ile siyasette bir makas değişikliğine gitti ve gerçek anlamda bir rejim tartışması açıldı. Çünkü 2017 Anayasa referandumu, Türk siyasetinin ana omurgasını oluşturan parlamenter sistem, deyim yerindeyse, rafa kaldırılarak, tek adam sisteminin önü açıldı. Bu sistem o kadar radikal bir dönüşümdü ki, Cumhuriyet’in kurucu kadroları bile, başta Atatürk olmak üzere, böyle bir sistemi kabul etmemiş, parlamento ana karar verici olarak kabul edilmişti.
2017 referandumunun sonrasında ilk seçimlerde muhalefet, bu yeni gelişmeye cevap olarak, 2018 genel seçimlerinde ileride ‘Millet ittifakı’ olarak adlandırılacak olan yapıyı meydana getirdiler ve seçmene, “bu seçim o seçim değil, tek adam iktidarına karşı mücadele ediyoruz” denildi. Ancak, başarılı olamadı.
2019 yerel seçimlerinde CHP, her ne kadar “Martın sonu bahar” sloganını kullansa da, sokakta seçmeni ikna edebilmek için yine aynı cümle raflarda yerini aldı: “Bu seçim, o seçim değil!”
Geldik 2023 seçimlerine. Genel seçimde, muhalefet yine birleşik olarak seçime girdi. Yine aynı cümle devreye girdi. Rejim tartışmaları hatırlatıldı ve “bu seçim o seçim değil!” denildi.
Sonuç olarak, geldik bugüne. 
2017 referandumu ile yaşama geçirilen sistem, bir türlü meşruiyet kazanamadı ve iktidar karşısında var olan %50’lilik kesim ikna edilemedi. Ancak, 2017’den bugüne geçen 7 yıl içerisinde rejim iyice yerleşmeye ve yavaş yavaş kök salmaya başladı. 
31 Mart yerel seçimleri, ilk defa gerçekten “bu seçim, o seçim değil!” cümlesine haklılık sağladı. Zira, 2024 yerel seçiminin ardından iktidar bloğu tekrar kazanarak çıkarsa, yani Anayasa tartışmaları ile rejimin iyice yerleşmesi ve geri dönülmesi çok zor olan noktalara savrulması galiba kaçınılmaz hale gelecek, ki yeni Anayasa tartışmaları ufaktan başladı.
Ancak, başta CHP kanadı olmak üzere 2017’den beri bu “o seçim, bu seçim değil!” cümlesini o kadar hoyratça kullandı ki, artık kitleleri bu cümle ikna etme şansı kalmadı.
‘Yalancı çoban’ masalını hatırlarsınız. Çoban, canı kıldıkça. “sürüye canavar dadandı!” diye köylüleri çağırır, sonra da kahkahalarla gülermiş. Bir gün, sürüye gerçekten canavar dadanmış. Çoban yine köylüleri çağırmış ama kimseyi inandıramamış. Canavar da sürüyü telef etmiş.
Başta CHP olmak üzere muhalefetin durumu da masaldaki ‘yalancı çoban’a benziyor. Sürüye bu sefer gerçekten canavar dadandı. Ama artık ortada köylü yok.
İyisi mi, son bir kez daha bu cümleyi kullanalım. Yoksa bir daha kullanma şansımız kalmayacak.
“Bu seçim, o seçim değil!”