Bugün aslında, dün yazdığım “+1 için eleştirmeyin” yazısının devamını yazacaktım. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki, planınızı bozmak zorunda kalıyorsunuz.

Biliyorsunuz, Antalya’nın en temel sorunlarından birisi de ulaşım. Özellikle de toplu taşıma. Bugüne kadar, özellikle ulaşım esnafının deyimi ile, belediye başkanı değiştiren bir konu bu.

Yine bu konuda ciddi sorunlar var. Ama bu sefer konu Ulaşım Daire Başkanlığı’nın içerisinde yaşanan sorunlar.

Önce bazı bilgileri aktarayım. Geçtiğimiz Nisan ayında sessiz sedasız bir iş bırakma eylemi yaşandı Antalya’da. Seçim gündeminin yoğunluğu içerisinde hepimizin radarından kaçtı bu konu. Büyükşehir Belediyesine bağlı otobüs şoförleri gerek maaş düşüklüğü gerekse uzun zamandır izin kullanamadıkları için rapor alarak zımnen greve gitmişlerdi. Bu durum hala devam ediyor. Nisan ayında rapor alarak işe gelmeyen otobüs şoförleri, bu sefer açıktan gelmeyerek greve devam ediyor.

Bir başka bilgi size. Geçtiğimiz günlerde Ulaşım Çağrı Merkezinde 15 dakikalık iş bırakma eylemi yapıldı ve çağrıları yanıtlayan personel çağrıları yanıtlamadı. Neden bu iş bırakma eylemi yapıldı. Geri planı biraz uzun.

Biliyorsunuz, havalar artık iyiden iyiye ısındı ve klimasız yolculuklar çekilmez hale geldi. UKOME kararı ile 15 Mayıs’tan itibaren zorunlu olan otobüslerde klima açma uygulaması halen yaşama geçmedi. Özel Halk Otobüsleri, fazla mazot tüketiminden dolayı açmıyorlar. Şayet zorlarsanız, eften püften sebeplerle sefere çıkmıyorlar. Buraya kadar tamam. Esas bundan sonrası ilginç. Çünkü, belediyeye ait otobüslerin klimaları, bakımları yapılmadığı için çalışmıyor. Belediye, bu otobüslerin bakımlarını yeni yaptırmaya başladı. Bu durumda seferdeki otobüs sayısında düşme yaşanıyor. Otobüs sayısındaki düşme konusunda da vatandaşa, belediyenin uygulaması üzerinden “bugün aracın sefer saatlerinde düzenleme bulunmaktadır, lütfen çağrı merkezini arayınız” uyarısı veriliyor.

İşte bu uyarı nedeni ile çağrı merkezi personeli, “uygulamadan uyarıyı kaldırın” talebi ile çağrıları kapatıyor ve sorumlu müdürleri ile görüşmek istiyorlar. İlginçlik de bundan sonra başlıyor. Çünkü Sayın müdür ilginç cevaplar veriyor.

Önce Müdür Bey çağrı sorumluları ile toplantı yapıyor ve burada ilginç bir cümle kuruyor. Diyor ki; “işine gelmeyen çalışmasın!”

Müdür Bey, böyle bir çalışma ortamında, günde minimum 200 kişi ile görüşüp, bunların kahır ekseriyetinden küfür, en hafifinden azar yiyerek çalışmak, siz de takdir edersiniz ki çok da işe gelecek bir durum değil. Bu insanlar, sizin gibi müdürlüğün sağladığı ekonomik ve sosyal haklardan yararlanmıyor, asgari ücret ile evlerini geçindirmeye çalışıyorlar. Dilerseniz bir hafta siz bu koşullarda görev yapın, ondan sonra “işine gelip gelmediğini” bir daha konuşalım. Bence Sayın Müdür, siz biraz bu konuda haddinizi bilin.

Yine Sayın Müdürün ikinci evlere şenlik cümlesi. “hafta sonları otobüse binmeye başladım”

Olur Sayın Müdür!

Ekmek bulamazsak da pasta yiyelim mi?

Hafta sonu otobüse binerek, her gün bu çileyi çeken binlerce insanla empati mi kuruyorsunuz?

Bence Sayın Müdür, siz susun.

Tabii olayın bir de sendika boyutu var, orası bambaşka ve evlere şenlik. Onu da sonra yazalım.