Yapay zeka hayatımızın her alana girdi. İş, sosyal hayat, eğitim derken, yapay zeka insanların sevgilisi de oldu! Kimi kullanıcılar, insan ilişkilerinin karmaşık yapısından uzaklaşıp, yapay zekâyla kurulan daha "sorunsuz" ilişkileri tercih ettiklerini belirtiyor. Özellikle yalnızlıkla mücadele eden bireyler ya da sosyal anksiyetesi olan gençler, bu dijital partnerlerde güvenli bir liman buluyor. Bazı uygulamalar, kullanıcıya sürekli ilgi gösteren, sevgi dolu mesajlar atan ve hatta sesli konuşmalar yapan yapay zekâ karakterleri sunuyor.

SOSYAL İZOLASYONU ARTIRIYOR

Ancak bu gelişme, etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, yapay sevgililerin, duygusal bağımlılıklara yol açabileceği ve gerçek ilişkilerin yerini alarak sosyal izolasyonu artırabileceği konusunda uyarıyor. Aynı zamanda, bu tür ilişkilerde mahremiyetin ve kişisel verilerin güvenliği de önemli bir soru işareti.

Yapay Zeka Uygulaması

GERÇEKLİK ALGISI ZORLANIYOR

Toplumun dijitalleşmesiyle birlikte, duyguların da algoritmalarla yönetildiği bir döneme giriliyor. Gerçeklik algısını zorlayan bu yeni ilişki biçimi, insanın teknolojiyle kurduğu bağda yepyeni bir sayfa açıyor. Şimdi ise asıl soru şu: İnsanlar gerçek bir sevgi mi arıyor, yoksa sadece hissettiklerini simüle eden bir programla mı yetiniyor?

YAPAY ZEKA ANCAK YÜZEYSEL İHTİYAÇLARI KARŞILIYOR

Konuyla ilgili olarak Antalya’da hizmet veren Klinik Psikolog Melisa Oral, yapay zekanın insan ihtiyaçlarını yüzeysel karşılayabileceğini söyledi. Oral “Teknolojinin duygusal dünyamıza nüfuz etmesi, insan psikolojisi açısından hem büyüleyici hem de düşündürücü bir gelişmedir. Yapay zekâ destekli sanal partnerler, yalnızlık, kaygı ve bağlanma ihtiyaçlarına hızlı bir çözüm sunuyor gibi görünse de, insanın temel duygusal ihtiyaçlarını yalnızca yüzeysel olarak karşılayabilir. Gerçek bir ilişkinin temelinde karşılıklılık, belirsizlikle baş etme ve bireyler arası empatik rezonans vardır; oysa yapay zekâ, ne kadar gelişmiş olursa olsun, gerçek bir insanın spontane duygularını ve özgün tepkilerini tam anlamıyla taklit edemez” dedi.

YAPAY ZEKA VE İNSAN BEYNİ İLE KURULAN İLİŞKİ

Yapay zeka ile kurulan ilişkiye bilimsel bakış açısı getiren Oral, “Nörobilimsel açıdan bakıldığında, aşk ve bağlanma süreçleri beynin ödül sistemlerini (özellikle dopamin ve oksitosin salgılanmasını) doğrudan etkiler. Gerçek bir insanla kurulan ilişkilerde, beynin belirsizliğe verdiği yanıtlar, empatik rezonans, mikroifadelerin algılanması ve karşılıklı nörolojik senkronizasyon gibi karmaşık mekanizmalar devreye girer. Oysa yapay zekâ ile kurulan sanal ilişkiler, bu doğal nörolojik süreçlerin sadece sınırlı bir kısmını tetikleyebilir. Özellikle belirsizlik ve gerçek sosyal riskler olmadığında, beynin gelişimsel olarak ihtiyaç duyduğu sosyal deneyim ağları tam olarak aktive olmaz; bu da uzun vadede duygusal esnekliği ve ilişki dayanıklılığını zayıflatabilir” diye konuştu.

SAĞLIKLI İLİŞKİ NASIL KURULMALI?

Klinik Psikolog Melisa Oral, yapa uygulamaları ile kurulan duygusal bağı şöyle özetledi:

“Sonuç olarak, yapay zekâ ile kurulan bağlar bir tür duygusal simülasyon sunmakta ve bu da bir dereceye kadar gerçek hisler üretebilse de, tam anlamıyla “gerçek aşk”ın yerini tutamaz. İnsan beyni, başka bir insanın öngörülemez, canlı ve özgür tepkilerine maruz kalarak büyür, öğrenir ve duygusal olgunluk kazanır. Yapay ilişkiler kısa vadeli bir rahatlama sunsa da, gerçek bağlanma deneyiminin sağladığı nörolojik ve psikolojik faydaları tam anlamıyla ikame edemez. Bu nedenle, sanal partnerler destekleyici araçlar olarak kullanılabilir, ancak sağlıklı duygusal gelişim için gerçek insan ilişkilerinin yeri vazgeçilmezdir”

Muhabir: ENGİN KORKMAZ