Antalya’da düzenlenen Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) 60. Ulusal Psikiyatri Kongresinde konuşan TPD MYK Örgütlenme Sekreteri Doç. Dr. İrem Ekmekçi Ertek, ruhsal hastalıkların iş gücü kayıplarına, engelliliğe ve ölümlere neden olmaları açısından önemli halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüm dünyada yaşayan insanların sekizde birinde bir ruhsal hastalık olduğunun belirtildiğini ifade eden Ertek, yapılan çalışmalarda kronik ruhsal hastalığa sahip olan kişilerin beklenen yaşam sürelerinin genel nüfusa oranla 20 yıl kısaldığının tespit edildiğini duyurdu. 15-29 yaş aralığındaki kişilerde en sık dördüncü ölüm nedeninin intihar olduğun belirtildiğini ifade eden Ertek, “Ruhsal sorunlar fiziksel sağlığı da etkilemekte; örneğin depresyon hastalarında hipertansiyon, şeker hastalığı, felç, obezite gibi sağlık sorunlarının yüzde 40 daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Örneğin, dünyada psikotik bozukluğa sahip bireylerin yalnızca yüzde 29’unun, depresyon hastalarının ise yalnızca üçte birinin yeterli ruh sağlığı hizmeti aldığı bildirilmektedir. Ayrıca, damgalama ve ayrımcılık ne yazık ki hala nitelikli ruh sağlığı hizmeti almanın önünde engel teşkil etmektedir” dedi. 

ÇOK BÜYÜK BİR FIRSAT

Pandeminin küresel bir ruhsal kriz yarattığına dikkat çeken TPD MYK Örgütlenme Sekreteri Doç. Dr. İrem Ekmekçi Ertek, “Tüm dünyada milyonlarca insanın ruh sağlığı pandemi koşullarından etkilendi. Pandeminin sadece ilk yılında depresyon ve kaygı bozukluklarının görülme sıklıklarının yüzde 25 oranında arttığı bildiriliyor. Uzun dönem sonuçlarını henüz bilemesek de bu küresel salgının yarattığı fiziksel, sosyal ve ekonomik zorlukların toplum ruh sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlara neden olacağını öngörmek mümkün. Pandeminin yanı sıra; şiddet, savaş, sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, göç, çevre ve iklim sorunları da insanların ruhsal iyilik halini etkilemekte ve ruhsal sorunlara zemin yaratmakta. 2021 yılında dünyada yaklaşık 80 milyon insanın zorla yerinden edildiği belirtiliyor. Ruh sağlığı çalışanları olarak görüyoruz ki; ruhsal hastalıkların oluşumunda biyolojik faktörler kadar değiştirilebilir çevresel faktörler de etkili. Yoksulluk, şiddet, engellilik ve eşitsizlik gibi olumsuz koşulların; kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, ayrımcılığa maruz kalan gruplar, göçmenler ve mültecilerin ruhsal hastalıklar açısından riskli olduğunu biliyoruz. Kanıta dayalı bilimsel uygulamalar bu çevresel koşulların değiştirilmesi ile bazı ruhsal hastalıkların önlenebilir olduğunu gösteriyor. Ruhsal hastalıkların yukarıda belirtilen bireysel ve toplumsal etkileri düşünüldüğünde bu “önlenebilir olma” özelliğinin çok büyük bir fırsat olduğu açık” ifadelerine yer verdi. 

VAZGEÇİLMEZ UNSURLARINDAN OLMALIDIR

“Ruh sağlığı çalışanları, yöneticiler, işverenler, çalışanlar ve diğer ilgili paydaşlar bir araya gelerek ruh sağlığı göstergelerindeki durum üzerinde düşünmeli ve yapılması gerekenler konusunda seslerini yükseltmeli” çağrısında bulunan Doç. Dr. İrem Ekmekçi Ertek, “Toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturulmalı, yöneticiler başta olmak üzere ruh sağlığına verilen değer arttırılmalı ve buna bağlı kalınmalıdır. Ruh sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi, toplum temelli, erişilebilir ve nitelikli olması sağlık politikalarının vazgeçilmez unsurlarından olmalıdır. Tüm dünyada ruh sağlığına değer verilen, teşvik edilen ve korunan bir ortam hedeflemeliyiz. Ruh sağlığını geliştirmek, yaygınlaştırmak, ücretsiz ve kolay ulaşılabilir bir kamu hizmeti niteliğine kavuşturmak öncelikli bir hedef olarak kabul edilmelidir” açıklamasına yer verdi. 

EKSİKLİĞİ HİSSEDİLDİ

Koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinde temel hedefin ruh sağlığını geliştirmek, birinci basamakta ruh sağlığı hizmetlerini yaygınlaştırmak ve ruhsal tedavi olanaklarını artırmak olması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. İrem Ekmekçi Ertek, “Bunun yanında “ruh sağlığının geliştirilmesini” sağlayan toplumsal sağlık projelerinin de yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Ruhsal hastalıkları henüz ortaya çıkmadan önleyen, risk etkenlerini ortadan kaldıran ya da bu etkenlerle karşılaşmayı engelleyen, koruyucu ve önleyici çalışmaları destekleyen bir yaklaşımın yaygınlaştırılması gerekmektedir yalnız sağlık sistemi değil, çağdaş ekonomik sistemler de küresel sorunlarla başa çıkmakta yetersiz kaldı. Bu kriz dönemlerinde çalışanların ruh sağlığını destekleyecek düzenlemelerin eksikliği hissedildi. Bu eksikliğin giderilmesi için iş ortamları ve çalışma koşulları çalışanların ruh sağlığını destekleyecek şekilde düzenlenmelidir. Egzersiz, iyi beslenme, gıdaya erişimin yaygınlaştırılması gibi sağlığın sosyal belirleyicilerini bir araya getiren, ruh sağlığına olumlu etki yapan hedeflerin konulmasına ve çalışma sürelerinin düzenlenip çalışma ortamlarının insanileşmesine ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu. 

“RUH SAĞLIĞI YASASI” ÇIKARILMALI

TPD MYK Örgütlenme Sekreteri Doç. Dr. İrem Ekmekçi Ertek beklentilerini şöyle sıraladı: “Açlığa ve yoksulluğa son vermek, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamı güvence altına almak, herkes için nitelikli eğitim sağlamak, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini sağlamak, iklim krizi ile mücadele etmek gibi küresel hedeflere ancak toplumun ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik önemli yatırımlar yapılırsa erişilebilir. Toplum ve birey sağlığının ülkemizin bugünü ve geleceği için taşıdığı önemden yola çıkarak bireylerin ve tüm toplumun ruh sağlığı düzeyinin yükseltilmesini ruh sağlığının bozulmasını engellemek için koruyucu önlemlere ağırlık verilmesini, ruh sağlığı tedavi hizmetlerinin niteliğinin artırılması ve tüm ülkeye yaygınlaştırılması, bu hizmetlere herkesin kolay erişmesinin sağlanmasını, ruh sağlığı bozulmuş olanların rehabilitasyonu önündeki engellerin kaldırılmasını, ruh sağlığı hizmetlerinin hastane ağırlıklı değil, toplum temelli hale dönüştürülmesini, ruhsal sorunu olanların damgalanmasının, dışlanmasının önlenmesi için her türlü önlemin alınmasını ve düzenlemenin yapılmasını, bu düzenlemelerin kalıcılığını sağlayacak “ruh sağlığı yasası”nın çıkarılmasını, Ülkemiz insanının ruh sağlığına ilişkin meselelerin ortak ve kalıcı bir politika ile ele alınmasını talep ediyoruz.”
 

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-ERTUĞRUL GÜN