Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, KRT TV’de yayınlanan Tarkan Kaleli’nin sunduğu “Hayatın İçinden” programının konuğu oldu. Başkan Uysal burada yaptığı konuşmada sadece Muratpaşa’nın değil Türkiye’deki tarım sektörüne yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
TARIMIN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ
Uysal, nisan ayının ortasında yaşanan don krizi nedeniyle zarar gören çiftlere devletin yardım etmesi gerektiğin belirterek, “Nisan ortasında bir don büyük çaplı bir felaket demektir. Zaten çiftçilikte tutmakta zorlandığımız insanlarımızın böyle afetler yaşamasına kamu duyarsız kalmamalı. Bir tek çiftçi kaybına tahammülümüz yok. Zaten eki alanlarımız 1960 rakamlarının altında. Piyasayla ilgili çok sıkıntılı durumlar yaşandı. Antalya Hali’nde domates fiyatları 10 TL’ye düştü. 10 TL demek maliyetini kurtarmayan, tarlada toplanamayacak bir durum demektir. Biz ilçe belediyesi olarak bir destekleme yaptık. Ama bizim esas derdimiz Türkiye’de bütün tarımın devlet tarafından desteklenmesi” dedi.
“PLANLI TARIM PROGRAMINA GEÇMEMİZ LAZIM”
Uysal Türkiye’nin planlana bilir ve öngörülebilir bir tarım modeline geçmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Ulusal ölçekte ön görülü, planlı tarım politikasına ihtiyacımız var. Yani gelecek yıl ne yağacağız. Öbür yıl ne yapacağız? Hepsini biliyor olmamız lazım ve ilerlememiz lazım. Tarım dünyada kendi başına küçük arazide yapılamayacak tek sektör. Devlet merkezli rejimlerin yıkıldığı 90’lı yıllardan itibaren kooperatifçiliğin en etkili şekilde bütün dünyada yaygınlaştığı sektör tarımdır. Avrupa’da Fransa Hollanda, İspanya büyük tarımsal kooperatifler üzerinden çiftliği örgütler ve bütün alanı yönetir. Bizim hızlı bir şekilde buna geçemiz lazım. Mali denetimi yüksek olan, Yüksek teknoloji kullanan, finansman imkanı olan, toplu alan, toplu satan bir plana geçmemiz lazım” diye konuştu.
“ÇİFTÇİ SAYIMIZ DÜŞTÜ”
Dünyada yaşanan gıda krizi nedeniyle devletlerin yerli üreticilerini koruma için gümrük vergilerini artırdıklarına dikkat çeken Uysal, “Bütün dünyada gümrük vergileriyle kendi üretimlerini kendi ihracatlarını ülkeler koruyorlar. Tekrardan böyle bir evreye girdik. Bizim Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bunu başarıyla uygulamıştık ve sonradan faydasını çok gördük. Şimdi yeniden dünya öyle bir noktaya geldi. Hiç kimse bize diyemez ki, ‘Neden kendi ürünleriniz koruyorsunuz? Neden yüksek gümrük vergileri uyguluyorsunuz?” bu ortamda bizim de gümrük vergilerini çok doğru belirleyip, teşviklerle beraber doğru bir rejim ortaya koymamız lazım. Açıkçası biz fiyat düzenlemesi için; fiyatların yükseldiği her an ithalat yapan bir kamu yönetimi anlayışından yorulduk. Çiftçi sayımız düştü, çiftçinin yaş ortalaması çok yükseldi. İthalat nedeniyle zarar eden çiftçi profili bizim sektörümüz çok geriye götürüyor. İnsanlarımıza da eziyet oluyor. Kırsal alanın kentsel olanaklarla donatılması lazım ki insanlarımız üretime teşvik edilsin” ifadelerini kullandı.
“KİMSENİN BİZİM ÜRÜNLERİMİZE KARALAYAMASIN”
Son dönemlerde içinde tespit edilen prestiler nedeniyle çok sayıda ürünü gümrükten geri döndüğünü ve bunun önüne geçilebilmesi için bu testlerin Türkiye’de yapılabilir olması gerektiğinin önemine değinene Uysal, “Kooperatifler üzerinden kaç dönüm ekeceğimizi ne kaç. Dönüm ne dikeceğimizi belirleyebiliyor olmamız lazım. Seneye Türkiye’de hangi ürün kaç ton olacak biliyor olmamız lazım böylece ürün israfını ve kıymetlenmiş ürün kavramını geride bırakmamız lazım. Hem pazarlamada hem de yetiştirilmesinde yüksek teknoloji kullanımı lazım ve elimizde bütün verileri görecek, sağlıklı datalar ortaya çıkması lazım. Hem geliştirici teşvik gerekiyor hem de ithalat içinde teşvik gerekiyor. Yani tarıma verdiğiniz hiçbir teşvik boşa gitmiyor. Ayrıca pestisit başta olmak üzere bütün testlerin Türkiye’de akredite yatırımlarla dünya standartlarında kendi kendimize yapılabiliyor olması lazım. Kimsenin bizim ürünlerimize karalayamasın” sözlerini kaydetti.
ÇALIŞMALARINIZIN MEYVESİNİ ALIYOR MUSUNUZ?
Sunucu Tarkan Kaleli’nin, “Bu yaptığınız çalışmaların meyvesini alıyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Uysal:
Şimdi şöyle bu çalışmaların meyvesini alıyoruz. Büyük bir farkındalık oluşuyor. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar bizi arıyor. Pandemi döneminde bir gıda krizi yaşanmasın diye boş parsellere nohut ektik, mısır ektik, zencefil ektik. Bunları dayanışmaya ihtiyacı olan komsularımız ile paylaştık. Aynı dönemde Türkiye’nin her yerinde boş alanlarının ekildiğini gördük. İnsanlar buna ilgili gösterdi. Bir tarım bilincini gelişmesine katkıda bulunduk. Gene biz Muratpaşa Belediyesi olarak 7 bin civarı balkona ekili dikili saksılar dağıttık. Gene belediye olarak yeni bir çalışmamamız var. En teknolojik sera ürünlerin bir müzesini daha doğrusu bir show roomunu önümüzdeki aylarda faaliyete geçiriyoruz. Yine ara ara farkındalık yaratmak için çiftçilerimiz desteklemek için sembollük de olsa gücümüz yettiği kadarıyla üreticilerden destekleme alımı yapıp, ihtiyacı olan komsularımıza dağıtıyoruz.
"TEK ÇARE ÜRETİM"
Türkiye’nin tarımda gelişmesi ve halkın refahına artması için tek çarenin üretim olduğuna vurgu yapan Ümit Uysal, “Suya değerli bir maden muamelesi yapmaya başladığımızda doğru bir yerden bakmaya başlamış oluruz. Suya değerli bir maden muamelesi yapmamız gerekiyor. Biz şehirleşmiş bir bölgeyiz. Doğrudan tarımsal alan çok sınırlı içeriyoruz ama tarım hepimizin sektörü. Tarım şehrin göbeğinde yaşayan insanın da sektörü, ülkenin ulusal gıda güveliğiyle alakalı bir sektör. Dolayısıyla tarımı bütün Türkiye’de ayağa kaldırmak o bilinci aşılmak bize bir sorumluluğu yerine getirmiştik duygusu veriyor. Üretmektir çare, Üretmediğiniz amana kıt olur her şeyiniz. Ürettiğiniz değerlendirdiğiniz zaman hem par kazanırsınız hem yeterince toplumda bir refah paylaşımı ortaya çıkar. İthalat ihracat ayartabilirsiniz. Çözüm ithalat değil çözüm dengeli ve planlı üretim. Ulusal ekonomimizi korumaktan çekinmeyelim. Artık ulusla ekonomizm kalkındıralım. Çok önemli ülke olabilmemiz için başarılı olabilmemiz için kişi başı gelirimizin 40 bin 50 bin dolarla yükselmesi lazım. Onu yaptığımız zaman sırtımız yere gelmez” dedi.
