Sahip olduğu 5 yıldızlı oteller ve yatak sayısı bakımından Türk turizminin başkenti olarak gösterilen Antalya’da 2024 yılında turist sayısında rekor kırıldığı belirtilerek 17 milyonun üzerinde ziyaretçi sayısına ulaşıldığı kaydedildi.
TURİST SAYISINDA REKOR, KİŞİ BAŞINA GECELİK HARCAMA 96 DOLAR
Ancak havaalanından inen yolcu sayısı üzerinden yapılan rekor açıklamalarının turizmin sorunlarının üzerini örtmeye yetmediğini savunan turizmciler de var. Antalya’da turizmin sorunlarından biri de her şey dahil sistemi kapsamında kente gelen turistlerin otelden dışarıya çıkarılamaması. Kaleiçi gibi tarihi bölgelerin dışında müze ve ören yerlerini görmeden kentten ayrılan turistlerin geceleme başına yaptığı harcamalar ise TÜİK verilerine göre 2024 yılı için 96 dolar olarak kaydedildi.
TURİSTLER HER 100 LİRANIN SADECE 1 LİRASINI KÜLTÜRE HARCIYOR
Yine TÜİK verilerine göre 2024 yılında Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin harcadığı paranın yüzde 35’i paket turlar, yüzde 18’si yeme içme, yüzde 15’i ulaşım, yaklaşık yüzde 10’u konaklama, yüzde 3 sağlık için ayrılırken, yalnızca yüzde 1.1’lik kısmı ise spor eğitim ve kültürel faaliyetlere ayrıldığı görülüyor.
OTELDEN ÇIKMAYAN TURİST GELDİĞİ KENTİ TANIMADAN DÖNÜYOR
Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Ertuğrul Gün'ün haberine göre; turisti otelden çıkaramayan bu sistemde, ulaşım, konaklama ve yeme içme dışında başka alanlardaki harcamaların yok denecek kadar az olması, kültürel alışveriş ve sosyal etkileşimin en etkili şekilde yaşanması beklenen ‘turizm’ kavramının kendisiyle de çelişiyor. Otelden çıkarılmayan turist, geldiği kenti tanımadan ülkesine dönüyor.
TÜRKİYE’DE GECELİK HARCAMA, AVRUPA’DA MÜZE BİLETİNE YETMİYOR
Geçmişte okul kitaplarına bile giren bir slogan haline gelen “Su akar iz bırakır, turist döviz bırakır” şeklindeki zorlama vecizenin izinden gidilerek turizmde yalnızca bırakılacak dövize odaklanıldığını gösteren rakamlar, kültürel harcamalarda adeta silikleşiyor. İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelere bakıldığında Türkiye’de geceleme başı harcamaların tek başına müze ziyaretlerini bile karşılamadığını söylemek mümkün. Avrupa’daki ortalama müze fiyatları 15 ila 20 Avro seviyesinde ve genel olarak 5-6 müze ziyareti turların olmazsa olmazı. Bu da örneğin turist olarak Fransa ya da İspanya’ya giden Türk bir ziyaretçinin, yalnızca müzeler için ödediği paranın, Türkiye’ye gelen Avrupalı bir turistin gecelik tüm harcamasından daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de de yabancılar için bazı müze ve ören yerlerine giriş ücreti 15 Avro düzeyinde. Ancak turizmde öne çıkan kentlerdeki özel müzelerin birçoğu ücretsiz, ya da çok cüzi ücretlerle gezilebiliyor.
ÖZEL MÜZECİLİK KENT İÇİ TURİZMİN VAZGEÇİLMEZİ
Türkiye’de müze denilince geçmişte yalnızca arkeoloji ya da etnografya müzeleri akla gelirdi. Ancak son yıllarda farklı sergileme ve tanıtım yollarının gelişmesiyle, endüstriyel mirastan gündelik hayatın detaylarına, doğal mirastan bilimsel koleksiyonlara farklı tema ve içeriklerde geniş bir yelpazede müzecilik ortaya çıkmaya başladı. Metropoller dışında Eskişehir, Gaziantep, Bursa, Edirne, Balıkesir ve Kütahya gibi kentlerde özel müzeciliğin öne çıktığı görülüyor. Bu yanıyla özel müzecilik kent için turizmin vazgeçilmezi.
ANTALYA ÖZEL MÜZECİLİKTE SINIFTA KALDI
Ancak Türk turizminin başkenti olarak tanıtılan Antalya’da ören yeri ve arkeoloji müzelerinin dışında kentin kimliğinin ve kültürel birikiminin aktarılabileceği özel müze sayısının çok az olması kentin turizm vizyonuyla çelişiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre Aralık 2024 tarihi itibari ile Türkiye’de bakanlık denetimindeki özel müze sayısı 430’a ulaştı. Özel müze sayısı bakımından İstanbul (79), Ankara (63) ve İzmir (25) ilk üçte yer alırken, nüfus bakımından Türkiye’nin 5. büyük kenti olan Antalya sahip olduğu 6 özel müze ile sıralamada birçok ilin gerisinde kaldı.
SAMSUN, SİVAS, YALOVA, MALATYA VE TRABZON ANTALYA’YI GEÇTİ
Bakanlık verilerine göre Bursa (23), Eskişehir (16), Gaziantep (16) Edirne (15), Balıkesir (13), Kütahya (10), Konya (8), Çanakkale (9), Aydın (8), Trabzon (8), Malatya (7), Samsun (7), Sivas (7), Yalova (7), Antalya (6), Zonguldak (5), Kastamonu (4), Nevşehir (4) özel müze ile ziyaretçilere hizmet veriyor.
BAKANLIK ENVANTERİ DIŞINDAKİ ÖZEL MÜZELER
Ancak bakanlık envanterine girmeyen bazı özel müzelerin olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Örneğin Eskişehir’de 20’nin üzerinde özel müze olduğu biliniyor. Antalya’da da liste dışında kalan Kepez’deki Nostaljik Araç Müzesi, Evrenseki Yörük Müzesi gibi birkaç özel müze bulunuyor ancak bunların da sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Aynı şekilde diğer illerde de envanter dışında kalan özel müzeler de bulunuyor.
ANTALYA’NIN ENVANTERDE YER ALAN ÖZEL MÜZELERİ
Antalya’da bakanlık envanterinde yer alan özel müzeler arasında Kaleiçi’ndeki Suna-İnan Kıraç Müzesi, Ormana Yeniçeri Müzesi, Mustafa Kavasoğlu Etnografya Müzesi ile Kepez Belediyesi bünyesinde açılan Anadolu Oyuncak Müzesi ile Bir Zamanlar Antalya Müzesi yer alıyor. Listede Antalya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yer alan tek özel müze Kaleiçi’nde yer alan Antalya Oyuncak Müzesi.
BÜYÜKERŞEN’İN VİZYONU ÖZEL MÜZECİLİĞİ İLGİ ODAĞI YAPMIŞTI
Antalya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yaklaşık 10 yıl önce açılan bazı özel müzelerin zaman içinde kapatılması, özel müzeler açısından kentin bugün Çanakkale, Kütahya, Balıkesir ve Konya gibi birçok kentin gerisine düşmesine yol açıyor. Yılmaz Büyükşerşen döneminde Eskişehir’de yükselen özel müzecilik vizyonu, Antalya, Gaziantep ve Konya gibi illerde de kıpırdanma yaratmıştı. Tıpkı Büyükerşen gibi akademi kökenli bir belediye başkanı olan eski rektör Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde kentte çok sayıda özel müze açılmıştı.
ANTALYA’NIN 2013-2014 DÖNEMİNDEKİ ÖZEL MÜZE ATAĞI
Akademiden sivil topluma, sanatçısından eğitimcisine kentin birçok kesiminin de desteğiyle 2013-2014 döneminde Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan özel müzeler arasında Antalya Soba Müzesi, Behlül Dal Sinema Müzesi, Fikret Otyam Sanat Galerisi, Antalya Deniz Biyolojisi Müzesi gibi müzeler yer alıyordu.
BÜYÜKŞEHİR, ‘MÜZE KAPATAN BELEDİYE’ OLARAK TARİHE GEÇTİ
Ancak bu sayılan müzelerin tamamı, yine belediye yönetimi tarafından kapatıldı. Fikret Otyam Sanat Galerisi, Soba Müzesi ve Behlül Dal Sinema Müzesi, Akaydın’ın ardından göreve gelen AKP’li Menderes Türel döneminde kapatıldı. Türel’in ardından göreve gelen CHP’li Muhittin Böcek döneminde ise alanında Türkiye’de bir ilk olan Antalya Deniz Biyolojisi Müzesi kapatıldı. Türel döneminde kapatılarak müze materyalleri depoya atılan ve ardından çürümeye terk edilen Behlül Dal Sinema Müzesi’nin başına gelenler, kurumsal hafızanın her dönemin anlayışına göre nasıl felç edildiğini de gözler önüne seriyor: https://x.com/YusufYavuz3/status/1782141111928049687
DEPOYA HIRSIZ DADANDI’ AÇIKLAMASI
Antalya Altın Portakal Film Festivalinin öncülerinden biri olan Behlül Dal’ın Yönetmen Behlül Dal’ın müzede bulunan silikon heykelinin baş kısmı önce depoda pislik için sürünürken görüntülenmiş, bir süre sonra da Lara bölgesinde bir otomobilin direksiyonunda korkuluk olarak kullanıldığı görülmüştü. Büyükşehir yetkililerinin bu skandal karşısında yaptıkları açıklama ise “depoyu su bastığı ve hırsız girdiği” yönünde olmuştu: https://yusufyavuzhaber2022.com/2023/08/10/muze-eserlerinin-konuldugu-depoya-hirsizlar-dadanmis/
Behlül Dal Sinema Müzesi kamuoyunun gündemine bu şekilde gelmesinin ardından geçtiğimiz yıl yeniden açıldı ancak müzenin açıldığı güçlü bir şekilde kamuoyuna duyurulmadı. Buna bir tür ‘zoraki açılış’ demek de mümkün.
GÜNDE 100 DOLAR HARCAYAN TURİST 600 LİTRE SU TÜKETİYOR
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ‘müze kapatan’ belediye olarak tarihe geçmesi bir yana, açıklanan rakamların rekor olarak sunulduğu turizm sektörünün de kültürel ve doğal mirasa yeterince yatırım yapmadığı görülüyor. Yılda 17 milyon turist geldiği için övünülen kentte, kişi başına gecelik harcama 100 doları bile bulmazken bir turistin günlük su tüketiminin ortalama 600 litreyi bulduğu bir sektörde tek başına bu veri bile sürdürülebilir bir model olmadığını ortaya koymaya yetiyor.
‘TURİZMİ 12 AYA YAYMA’ FİKRİ SADECE SÖYLEMDE KALIYOR
Müzeler, konserler, kültür turları ve özel ilgi alanlarını besleyebilecek çok çeşitli alanlar turizmdeki harcama miktarını etkileyecek faktörler. Antalya ve komşu kentler bütün bu konularda inanılmaz potansiyeli olan bir coğrafyaya sahip. Bakanlığın da tıpkı yerel yönetimler ve sektör kuruluşları gibi turizmi çeşitlendirme ve 12 aya yaymak için projeler başlatılacağı yönünde açıklamalarına sıklıkla rastlıyoruz. Ancak bu girişimler hep söylemde kalıyor ve Antalya’da turizm sezonu Ekim sonunda kapanıyor.
TEK BAŞINA AÇIK HAVA MÜZESİ OLAN KALEİÇİ BİLE YÖNETİLEMİYOR
Tek başına bir açık hava müzesi niteliğine sahip Kaleiçi bile tüm yönleriyle öne çıkarılıp sağlıklı biçimde yönetilemezken, Antalya’da sürdürülebilir bir özel müzecilikten söz etmek de mümkün görünmüyor. Büyükşehir yönetiminin kurumsal hafızayı ve kamuda zorunlu olan devamlılığı sürdürecek dirayetten yoksun bir profil çizmesi, Antalya’nın sahip olduğu potansiyelin değersizleştirilerek çöp haline dönüştürülmesi sonucunu doğuruyor.
ANTALYA’NIN POTANSİYELİ ONLARCA ÖZEL MÜZEYE YETER
Karain’de geçmişi 500 bin yıla uzanan mağara yaşamından, yüksek yaylalardaki kara çadırlara uzanan bir insanlık devinimine sahne olan Antalya coğrafyası, neolitikten antik döneme, Selçuklu’dan Beyliklere, Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine birçok katmanın mirasını barındırıyor. Karasal ve denizel biyoçeşitlilik, tarımsal üretim ve kırsal mimari mirası, deniz ve karasal ticaret yolları, Girit’ten Mısır’a, Selanik’ten Kafkaslar’a onlarca farklı topluluğun oluşturduğu demografik yapı, kentte onlarca özel müze kurulmasını sağlayacak zenginlik yaratıyor. Tek başına Teke Türkmenleri, Karakoyunlu, Hayta, Honamlı, Kötekli, Bayındır, Çavundur, Yavi, Salur boylarının ayak izleri bile bugünün ve geleceğin insanına bir eğitim modeli olarak özel müzeciliğin çerçevesi içinde anlatılabilecek içerikte.
EĞİTİM ARACI OLAN MÜZELER KENT KİMLİĞİNİN OLUŞUMUNU ETKİLER
Tek başına Antalya’nın karstik coğrafyası ve falezleri, Torosların 200 milyon yılı bulan zengin deniz canlısı fosilleri, tek başına bir orman kenti olan Antalya’nın anıt ağaçları, orman ekosistemleri müze materyaline dönüştürülerek kentin kültürel ve coğrafi hafızası üzerinde yaşayan insana anlatılabilir. Antalya’nın yitip giden mor üzümü bile tek başına bir müzeyi hak edecek türlerden biridir. Tek başına kentin denizde yaşayan vatandaşları olan Akdeniz foklarının öyküsü bile müze materyaline dönüşebilir. Klasik müzecilikten sanal ve dijital müzeciliğe birçok sergileme yöntemi, kentin fiziki, kültürel ve toplumsal röntgenini çekerek kent kimliğinin saha sağlıklı ifade edilmesine katkı sağlayabilir. Bir başka deyişle bir eğitim aracı da olan müzelerin, kent kimliğinin oluşumunu da olumlu yönde etkileyen merkezler olduğu söylenebilir.
TURİZM KENTİNDE TURİZMİN BİLE KENDİNİ ANLATACAĞI MÜZESİ YOK
Müzecilik turizmin vazgeçilmez unsurları arasında. Ancak bir turizm kenti olan Antalya’da turizmin gelişimini, geçtiği yolları, günahıyla sevabıyla geldiği noktayı izleyebileceğimiz bir ‘Turizm Müzesi’ bile yok. Turizm sektörü bile kendi hafızasını korumaktan uzak. Yerel yönetimlerin imar ve beton rantı ile ihale, hizmet alımı ve günü kurtarmaya yönelik sosyal medya belediyeciliğine indirgenmesiyle birçok kent gibi Antalya’da büyük ölçüde kan kaybediyor. Müze kapatan belediye olarak hafızalara kazınan Büyükşehir Belediyesi yönetiminin, Antalya’nın neden Gaziantep, Eskişehir, Balıkesir ve Kütahya gibi kentlerden çok daha az özel müzeye sahip olduğu konusunda kent kamuoyuna bir açıklama borcu var.