Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Vergide Adalet eylemlerinin 50. Haftasında Kemer İlçesinde bulunan Deniz Aile Sağlığı Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Çarşamba eylemlerini tam 50 haftadır devam ettirdiklerini belirten SES Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz, 1 yıldır her hafta, Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’den, hastanelerden, meydanlardan seslendiklerini hatırlattı.

GETAT’A BİRİNCİ BASAMAKTA YER OLMAMALI

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) hizmetlerine karşı sergiledikleri duruşa vurgu yapan İçöz, “Sağlık Bakanlığı, birinci basamağı ücretli hale getirmeye, Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’ni mesai saatleri dışında ücretli olarak fitoterapi ve Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) uygulamalarının yapılabileceği bilimsel dayanağı olmayan tedavi merkezlerine dönüştürüyor. GETAT uygulamalarının birinci basamakta yeri olmadığını biliyoruz. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin amacı fitoterapi uygulamak değil, toplumun sağlığını korumak, hastalanmalarını önlemek olduğunu hatırlatıyoruz. Biz aşı tereddüdünü önleyin, aşı gönderin bebekler ölmesin diyoruz. Onlar birinci basamağı da ücretli hale getirip bilimsel geçerliliği olmayan tedavi yöntemlerinin uygulandığı merkezlere dönüştürüyorlar” dedi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI AÇLIK SINIRINA MAHKUM EDİLİYOR!

Birinci basamak sağlık hizmetlerinin koruyucu sağlığın temel alındığı, toplumun tümüne, ihtiyacı kadarıyla, şartlara göre bölge ve nüfus tabanlı, eşit, ulaşılabilir, tamamen ücretsiz, yeterli ve nitelikli insan gücüyle, birinci ve ikinci basamak kurumlarıyla karşılıklı iş birliği içinde bütünlüklü hizmet veren ve genel bütçeden finanse edilmesi gerektiğini kaydeden İçöz, “Haftalardır söylüyoruz. Geçinemiyoruz. Hastalarımız gibi biz de ekonomik krizin yükü altında eziliyoruz. Patronlardan almadığınız vergiyi bizim sırtımıza yüklemeyin diyoruz. Ebe, hemşire arkadaşlarımız açlık sınırına yakın bir ücrete mahkûm ediliyor. Maaşlarımız yoksulluk sınırına ulaşamıyor ama vergimiz patronlardan aşağı değil. Bizden toplanan vergilerin bir kısım yandaş patrona, bankalara, geçiş garantili yollara, hasta garantili hastanelere aktarıldığını görüyoruz. Bu kaynakların sağlığa ayrılması gerektiğini söylüyoruz” diye konuştu.

TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARINI İŞ BIRAKMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Taleplerini 50 haftadır dile getirdiklerini vurgulayan İçöz, “Sağlık haktır, ücretsiz olmalı diyoruz. Sağlık çalışana insanca yaşama koşulları sağlanmalıdır diyoruz. 50 haftadır bunu söylüyoruz. Söylemeye de devam edeceğiz. Bizi duymayanlara karşı emeğimizi korumak, sağlık hakkını korumak için 14 Mart’ta iş bırakıyoruz. Sağlık sistemimiz çökmüştür ancak başka bir sağlık sistemi mümkündür. Sağlık Emekçileri olarak biz bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlıkta dönüşümün, sağlıkta ticarileşmenin, taşeronlaşmanın, sağlık emekçisini sömürmenin, hastalarımızı müşteri olarak görmenin bakanlığın tercihi olduğunu biliyoruz. Bu nedenle 14 Mart’ta iş bırakıyoruz ve güvenli, bilime dayalı, sağlığımızı ve emeğimizi koruyan bir sağlık sistemi talebi olan herkesi de bu iş bırakmaya katılmaya, desteklemeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu. 


 

Kaynak: BÜLTEN