Sultandağı Belediyesi’nin başlattığı kum alımı, özel bir şirkete ruhsat verilmesiyle sürdü. Köylülerin başvurusu üzerine kum ocağının ÇED izni olmadığı ortaya çıkınca yüzlerce kamyon kum alınarak yağmalanan Dort Deresi hayalete döndükten sonra Valilik tarafından ÇED Gerekli Değildir Kararı verildi. Yörede yaşayan 30 vatandaş Afyonkarahisar Valiliği’nin verdiği ÇED kararının iptali için dava açtı. Dava dilekçesinde, ruhsat sahasının tescilli arkeolojik sit alanlarının yakınında olduğu kaydedilerek dere yatağından kontrolsüzce kum alınmasının yeraltı sularına ve tarımsal üretime zarar vereceğine dikkat çekildi. Kum ve çakıl ocağı için verilen ÇED kararında, mermer ocağı için hazırlanan rapordan kopyalanan bölümlerin kullanılması ise tepkiyle karşılandı.
ÇED OLUMLU KARARINA İPTAL TALEBİ
Afyonkarahisar Valiliği tarafından 10 Ekim 2023 tarihinde verilen ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın iptali için dava açıldı. Yöre halkından 30 vatandaş tarafından Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nde açılan davada, söz konusu ÇED kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, “İlgili firmanın, ÇED süreci başlatılmadan önceki dönemde sahaya girerek kontrolsüzce ve dere yatağını genişletmek suretiyle, DSİ tarafından olası sel ve taşkınları önlemesi amacıyla dere yatağının etrafına bent olarak yığılan kumlar ile dere yatağının etrafındaki geleceğin bereketli tarım alanlarının yapı taşı olan milyonlarca yılda oluşmuş alüvyonlar da dahil olmak üzere sahadan kum ve çakıl almaya başlaması; dere yatağını bozacak, genişletecek suyun akış yönünü değiştirecek şekilde çalışma sürdürmesi; ruhsat sahasının, yer altı suyu rezervine sahip akifer karakterindeki bir formasyon olan derenin rüsup konisi üzerinde olması ve firmanın akiferi de yok edecek şekilde, verdiği taahhüde rağmen kum alma derinlik sınırını aşarak kum-çakıl alımını sürdürmesi” gerekçe gösterilerek ÇED Olumlu Kararının iptali talep edildi.
RUHSATA AYKIRI BİÇİMDE BELEDİYENİN KUM ALIMINA GÖZ YUMULDU
Kum alımı sırasında Ali Afyon adlı ruhsat sahibi tarafından ruhsata aykırı biçimde Sultandağı Belediyesi’nin kum ve çakıl alımına izin verildiğine dikkat çekilen dava dilekçesinde, “Ruhsat sahasının hemen sınırındaki ormanlık alana ve halkın meyve, ceviz, badem bahçelerine de zarar verecek şekilde kum alınması, dere yatağının altından geçen Doğancık Köyüne ait içme ve tarımsal üretimde kullanılan su borularının ortaya çıkartılarak su taşıma sistemlerinin zarar görmesi, çalışmanın bu şekilde devam ettirilmesi halinde sulama ve içme suyu taşıma sistemlerinin daha çok zarar görebileceği; halkın tarımsal sulama amaçlı kullandığı kuyulardaki suların azalması; faaliyetin bölgedeki tarımı ve hayvancılığı olumsuz etkileyeceği” kaydedildi.
1968’DE YAŞANAN SEL VE TAŞKIN YÜZÜNDEN KÖY YERLEŞİMİ TAŞINMIŞTI
Ruhsat sahasının yerleşim yerleri ile tescilli arkeolojik sit alanlarının çok yakınında olduğu da vurgulanan dava dilekçesinde, 1968 yılında yaşanan sel ve taşkın felaketinin ardından Doğancık köyünün yerleşim alanının değiştirildiği belirtildi. Kum ocağında sürdürülen hukuksuz faaliyetin olası taşkın ve sel felaketi durumunda halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacağı uyarısına da yer verilen dilekçede, dava konusu işlemle ilgili ivedilikle yürütmenin durdurulması talep edilerek konuyla ilgili bilirkişi incelemesi yapılması istendi.
‘MERMER OCAĞI İÇİN HAZIRLANA RAPORLA VALİLİĞİ ALDATMIŞLAR’
Valiliğin verdiği ÇED Gerekli Değildir kararının dayanağı olan proje tanıtım dosyasında yer verilen bilgilerin de gerçeği yansıtmadığına dikkat çekilen dava dilekçesinde, söz konusu raporun kopyala-yapıştır yöntemiyle alıntılar yapılarak hazırlandığı ileri sürülerek, “Söz konusu firma çalışanları raporu yazarken o denli acele etmiş olmalılar ki bir mermer ocağı ÇED raporundan kopyala yapıştır yapmak suretiyle, ‘mermer’ ifadesini bile kum-çakıl ifadeleriyle değiştirmeyi unutmuşlar. Kum ocaklarında basamak oluşturmak mümkün olmadığı halde, mermer ocaklarında olan basamaklardan bahsetmişler. Kum ocağı işletmesine dair proje dosyası yerine, mermer ocağı raporu koyarak davalı Valiliği aldatmışlardır” ifadelerine yer verildi.
‘EBER GÖLÜNÜN YOK OLUŞU HIZLANACAK’
Söz konusu kum ve çakıl ocağı için 4 Eylül 2023 tarihinde 5 yıl süreyle ruhsat verildiği kaydedilen dava dilekçesinde şöyle denildi: “Kum ve çakıl ocağı işletme ruhsatı, detaylı bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın, ÇED'e tabi olduğu halde ÇED süreci işletilmeksizin, aynı zamanda akifer olan dere yatağının üstündeki 9,86 hektarlık alanda verilmiş olup; geçmişte taşkın ve sellere maruz kalan, hatta bu nedenle 1968 yılında yeri değiştirilen köylerden biri olan Doğancık Köyü başta olmak üzere bölge halkının canına, malına, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine zarar verecek; aynı zamanda tescilli sulak alanlardan biri olan, kurumaya yüz tutmuş Eber Gölü’nün kuruma sürecini hızlandıracak nitelikte; bilime, hukuka ve kamu yararına aykırı, öngörüsüz bir işleme dayalıdır.”
DR. EŞREF ATABEY: ‘DOĞAL DERE YATAĞI BOZULMUŞ’
Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Tıbbi Jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey de söz konusu kum ve çakıl ocağının ÇED kararı öncesinde izinsiz şekilde faaliyet gösterdiğinin anlaşıldığına dikkati çekerek dere yatağından malzeme alınmasının yaratacağı olumsuz etkilere ilişkin değerlendirmede bulundu. Kum ve çakıl ocağının derenin doğal yatağını bozduğunu belirten Atabey, içme suyu kuyuları ile tarımsal sulamada kullanılan boru hatlarının da tehdit altında olduğunu belirterek şunları dile getirdi:
SEL VE TAŞKIN UYARISI
“Köyün içme suyu borusu dere yatağı altından geçmektedir. Çakıl ve kum alımıyla borular parçalanmıştır. Şehit Tayfur Çankaya Göleti’nden tarımsal sulama boruları yine dereden geçmektedir. Tüm içme suyu boruları ve tarımsal sulamada kullanılan su boru hatları izinsiz faaliyet gösteren kum ve çakıl ocağıyla tehlike altındadır. Dere yatağından kum-çakıl alımı şev stabilitesini bozmaktadır. Dere yatağında DSİ tarafından yatak genişletilmesi şeklinde ıslah çalışması yapıldığı resimde görülmektedir. Ancak, dere yatağı kenar şevleri tahkimatla desteklenmediğinden yağışlı zamanlardaki sel ve su taşkınlarında dere yatağı kenarında oyulmalar olacaktır. Her yağış sonrasında sel ve taşkın durumunda erozyonla malzeme taşınması artarak devam eder. Bu erozyon olayı dere yatağından malzeme alımıyla daha da hızlanır, dere yatağının fiziki yapısı bozulduğundan, ani sellenmelerde taşkınlara neden olur.
‘KUM VE ÇAKIL ALIMI ARTARSA YERALTI SUYU SEVİYESİ DÜŞER’
Deredeki çakıl ve kum katmanı altından devamlı bir yer altı suyu hareketi vardır. Her ne kadar dere suyu (yüzey suyu), önüne bent çekilerek kesilse de az da olsa yer altı suyu hareketi devam etmektedir. Çakıl ve kum katmanının alınmasıyla yer altı suyunun doğal hareketi ve süzülüşü azalır, dere yatağı derinleştirildiğinde yer altı suyu yüzeylenir ve buharlaşması çabuklaşır. Dere kenarlarındaki tarım arazilerinde yer altı suyu seviyelerinde düşüşler yaşanır ve dolayısıyla toprağının nemi azalır ya da kurur. Malzeme alımıyla yer altı suyu dengesi bozulacağından kiraz bahçelerinin de toprağının nemi azalır, kiraz ağaçları için daha fazla su gereksinimine ihtiyaç doğar, meyve ağaçlarında kurumalar olur.
‘PROJEDE KAMU YARARI YOK’
Eber Gölü’nü besleyen önemli bir kaynak derelerden birisi daha önüne bent çekilerek kurutulmuştur. Dere yatağı kurutulduğundan, suyun toprağa süzülüşü kesilmiş ve yer altı suyu doğal dengesi bozulmuştur. Gölet yapımıyla Eber Gölü’ne dereden sürekli olan su akışı kesilmiştir. Dolayısıyla gölün doğal yer altı suyu beslenmesi de durmuştur. Dere yatağına müdahalede bulunulmamalıdır. Vatandaşların dere yatağından çakıl ve kum almalarına izin verilmezken, dere kumunu bir kişinin ticaretine tahsis edilmesi kamu yararına olmamaktadır. Yer altı suyu; içme suyu, kullanma suyu ve ovadaki tarım alanlarının ve kiraz bahçelerinin sulanması, bitkisel üretimin arttırılması, halkın beslenmesi için kullanılmaktadır. Bu ilişki ‘üstün kamu yararı’ kapsamında kavranır ve değerlendirilir. Bu anlamda söz konusu kum-çakıl ocağının Kamu yararı bulunmamaktadır.”