Dünya genelinde COVID-19 salgınına karşı mücadele devam ederken, obezite salgını da giderek artan bir endişe kaynağı haline geliyor. Uzmanlar, obezitenin toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtiyorlar. Koronavirüs salgını sırasında, birçok insan evde kalmak zorunda kaldı ve fiziksel aktivite düzeyi azaldı. Bununla birlikte, stres, duygusal yeme alışkanlıklarını tetikleyebilir ve sağlıksız beslenmeye yol açabilir. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle birlikte obezite vakalarında belirgin bir artış yaşanıyor. Hükümetlerin bu soruna çözüm bulması gerekiyor aksi halde, obezite salgını, COVID-19 salgını sona erdikten sonra da toplum sağlığı için önemli bir tehdit olmaya devam edecektir.
OBEZİTE SON 20 YILDA 3 KAT ARTTI
Son yıllarda dünya genelinde obezitenin kanser riskini artırdığına dair kanıtlar giderek artıyor. Obezitenin kanser gelişiminde etkili bir faktör olabileceği, yapılan araştırmalarla destekleniyor. Obezitenin kansere yol açma potansiyeli, birçok kanser türünde artışa neden olabilecek genel sağlık etkilerinden kaynaklanmaktadır. Vücuttaki aşırı yağ dokusunun artması, hormonal dengesizliklere ve inflamasyona yol açabilir, bu da kanser hücrelerinin gelişimini ve yayılmasını teşvik edebilir. Obezite’nin birçok hastalık ve erken ölüm için güçlü risk faktörü oluşturuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün Ocak ayı verilerine göre, obezite hastası 25 yaşındaki bir erkeğin yaşam beklentisi yüzde 22 azaldı, yaşam yıllarından 12 yıl eksildi. Ayrıca obezitenin bugün dünyada 650 milyon yetişkin, 340 milyon ergen ve 39 milyon çocuğu etkilediği belirtiliyor. Bu sayının son 20 yılda 3 kat artması daha da korkutucu bir veri... Modern hayatın yol açtığı salgın hastalıklardan biri olarak görülen obezitenin kanser riskini artırdığı artık biliniyor. Bu nedenle obeziteden kurtulmak sadece zayıflamak için değil, beraberinde getireceği hastalıkları engellemek için de son derece önemli. Kilo vermede etkili bir yere sahip olan obezite cerrahisi ile obeziteyle ilişkili kanserlerin görülme sıklığı azaltılabiliyor.
PEK ÇOK KANSER TÜRÜNE ZEMİN HAZIRLIYOR
Araştırmalar, obezitenin özellikle meme, kalın bağırsak, böbrek, karaciğer, pankreas, rahim, rahim ağzı ve prostat gibi kanser türlerinin riskini artırdığını göstermektedir. Bu kanser türlerinin yanı sıra, obezite ayrıca yemek borusu, safra kesesi, yumurtalık, lenfoma ve beyin gibi diğer kanserlerle de ilişkilendirilebilir. Obezitenin kanser riskini artırma mekanizması, henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, vücuttaki yağ dokusunun artması ve buna bağlı olarak oluşan inflamasyon, insülin direnci ve hormonların bozulması gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, obezite ile mücadele etmek ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, kanser riskini azaltmak için önemli adımlardan biridir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, kilo kontrolü ve sağlık profesyonelleriyle düzenli iletişim kurmak, obezitenin kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açma riskini azaltabilir. Sonuç olarak, obezitenin kanser riskini artırdığına dair giderek daha fazla kanıt bulunmaktadır. Bu nedenle, obeziteyle mücadele etmek ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, kanserden korunma stratejilerinin önemli bir parçasıdır.
ERKEKLERDE BEL ÇEVRESİ ÇOK RİSKLİ
Erkekler arasında yüksek beden kitle indeksinin kolorektal kanseri riskini artıran bir faktör olarak önümüze çıkıyor. Araştırmalar obez ve aşırı kilolu kişilerde pankreas kanseri görülme sıklığının artığını gösteriyor. Bunun nedeninin de bel çevresi genişliği faktörü olduğu düşünülüyor. Aşırı kilolu ve obez kişilerin, sağlıklı kiloda olan kişilere göre, yemek borusu kanserine yakalanma riskleri ise 2 kat daha fazla. Bunun arkasında yatan neden kesin olarak bilinmese de obez kişilerin reflü ya da barret hastalığı geçmişi olmasının etkisinin olduğu düşünülüyor.