Türkiye’de 21 Mart tarihinde kutlanan Nevruz, Orta Asya'dan Balkanlara kadar çok geniş bir bölgede, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı bir gündür. 2010 yılında Afganistan, Arnavutluk, Hindistan, İran, Kazakistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin talebiyle 21 Mart Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak "Uluslararası Nevruz Günü" kabul edildi. Peki, 3 bin yıllık bir tarihe sahip olan Nevruz Bayramı, nedir ve neden kutlanır işte detaylar…
NEVRUZ NEDİR?
Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan ve yenigün anlamı taşıyan eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. Kuzey yarımkürede başta Türkler olmak üzere birçok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak da kutlanır.
NEVRUZ’UN TARİHİ
Nevruz geleneğinin tarihi, Buzul Çağı’nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15 bin yıl öncesine kadar uzanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvancılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O dönemde yaşam koşulları günümüzdekinden daha zordu. Mevsimler o dönem için ciddi bir öneme sahipti. Sert geçen bir kışın ardından, baharın gelmesi insanoğlu için büyük bir fırsattı ve bolluğun işaretiydi. İşte böyle bir dönemde Kral Cemşid bahar ayının gelmesiyle Nevruz kutlamalarını başlattığı söyleniyor.
Yazılı olarak ilk kez 27’inci yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil ediyor. Günümüz İran’ında, her ne kadar İslami bir kökene sahip bir bayram olmasa da kutlanmaya devam ediliyor. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart’ta kutluyor.
TÜRKLER İÇİN NEVRUZ’UN ANLAMI
Türker’de ise Nevruz kutlamaları Orta Asya zamanına dayanıyor. Nevruz, Gök Türk devleti dönemindeki Türklerin Ergenekon'dan çıkış tarihi olarak kabul edilse de Nevruz’un kökeni daha eskiye yani milattan önce 3’üncü yüzyılda yaşayan Hunlara kadar gidiyor. Çin kaynaklarına göre Hunlar, bahar aylı geldiği için şenlik ve eğlenceler düzenlerdi. Yani Nevruz Bayramı Türkler için sanıldığından daha eski bir gelenek.
NEVRUZ RİTÜELLERİ
Selçuklu ve Osmanlı’da millî bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye adlı şiirlere ve şenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı macun Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hâlâ Manisa’da yaşatılmaktadır. Kadınlar rengârenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırdığını ve hastalıklardan koruduğunu düşünen eski Türkler, Nevruz kutlamalarında da ateş yakarak üzerinden atlardı. Ateş ve sudan atlamak tüm nevruz kutlamalarındaki ortak unsurlardan biridir.
Mezarlıklar ziyareti, yumurtalar boyanıp tokuşturulması, 'köje', 'köjö', 'köcö' olarak bilinen özel çorbalar hazırlanması, kökpar oyunu oynanması, güreş ve at yarışı düzenlenmesi, destan ve hikâyeler anlatılması bunlar da birere Nevruz ritüelidir.