KESK Antalya Şubeler Platformu tarafından TBMM’de görüşülecek olan Sağlık Bakanlığı Bütçesine ilişkin Atatürk Devlet Hastanesi önünde basın açıklamasında bütçe verileri üzerinden KESK’in sektörde yapılması gereken düzenlemelerle ilgili önerileri ve sağlık emekçileri için talepleri dile getirildi.
TİCARETLEŞEN SAĞLIK BAKANLIĞI
KESK Antalya Şubeler Platformunu temsilen konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şube Başkanı Şükran İçöz, Sağlık Bakanlığı'nın ticarileştiğini ifade ederek,
“Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifine baktığımızda, metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetlerin en büyük paya sahip olduğunu görmekteyiz. Ödeneklerin ne kadarının ‘tedavi edici hizmetlere’ ne kadarınınsa ‘koruyucu hizmetlere’ ayrıldığı önemlidir. Bu göstergeler bile tek başına sağlık politikalarının ne olduğunu görmemizi sağlamaktadır” sözlerine yer verdi.
BÜTÇESİ ARTMASI GEREKİRKEN AZALDI
Sağlık Bakanlığı’nın genel bütçe içerisindeki payı 2022 yılında yüzde 6,63, 2023 yılında yüzde 6,56, 2024 için yüzde 6,6 olarak belirlendiğini belirten Şükran İçöz,
“Yıllardır sağlık bütçesinin genel bütçe içerisindeki payının yüzde 10’un üzerine çıkarılmasını talep etmemize rağmen pay düşmüştür. Bu da yetmezmiş gibi koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan oran yüzde 28,6’dan yüzde 27,6’ya düşerken; tedavi edici hizmetlere ayrılan oran yüzde 69,5’ten yüzde 70,8’e çıkmıştır” diye konuştu.
EMEKÇİLER GEÇİNEMİYOR
Türkiye’de emek gücünü satarak yaşamak zorunda olanların tümü gibi sağlık emekçilerinin de AKP hükümetleri döneminde daha da yoksullaşıp geçinemez hale geldiğini belirten Şükran İçöz,
“Sağlık emekçilerinin temel ücretlerinde emekliliğe yansıyan düzenleme yerine önceki yıllarda performans, yeni adıyla teşvik ek ödemeleri, taban ek ödeme v.b çeşitli isimler adı altında ödeme yöntemleri mevcut. Hiçbir sağlık emekçisinin aylık gelirinde performans ücretinin payı yüzde 10’u-15’i geçmemeli, gelirlerinin hemen tümünün emekliliğe de yansıtıldığı düzenlemeler hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.
İNSANA YAKIŞIR ŞEKİLDE
Sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının ve özlük haklarının insan yaşamına yakışır ve şiddetin önlenmesi öncelikli hedefleriyle gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyen İçöz,
“Sağlık Bakanlığı, 2024 Yılı Bütçe Teklifi konuşmasından önce gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Bakanlığın bütçesinde yapılacak düzenlemeler; halkın sağlığının korunması ve geliştirilmesi önceliğiyle toplumun sağlık sorunlarının en kısa sürede ve kamusal olarak çözülmesi, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının ve özlük haklarının insan yaşamına yakışır, günümüzün koşullarına uygun hale getirilmesi ve şiddetin önlenmesi öncelikli hedefleriyle gerçekleştirilmelidir” dedi.
EMEKÇİLERİN ÖNERİLERİ VE TALEPLERİ
Yakın ve orta vadede bütçeye ve sağlık hizmetlerinin finansmanına ilişkin ortaya konulması ve kitleselleştirilmesi gerektiği düşünülen önerileri şöyle sıraladı:
"Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı yüzde 10’un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (casepayment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. 4-d,4b,4c,4924 vb tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin yüzde 10’unu geçmemelidir.
Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik v.b isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
Covid-19 pandemisinde ve en son 6 Şubat Maraş merkezli depremlerde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Kent rantı nedeniyle sağlıksız kentleşme doğal bir olay olan depremlerin felakete dönüşmesine yol açmaktadır. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara ve İstanbul başta olmak üzere beklenen depremlere karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir."