Kemer, Antalya'nın sevilen tatil beldelerinden biri. Ancak geçtiğimiz günlerde, tatil cenneti Kemer sakinlerini derin bir endişeye sürükleyen orman yangını, tüm Türkiye'nin gündemine oturdu. Yangın 5 gün, 90 saat süreyle devam etti ve bu süre zarfında birçok insan, içlerinde gönüllülerin de bulunduğu, yangına karşı durma çabasıyla tanıştı.
YANGINA KARŞI BİRLEŞEN KEMER HALKI
Göynük Değirmendere Mahallesi'nde 24 Temmuz günü saat 21.00 sıralarında başlayan yangın, havadan ve karadan yapılan müdahaleler sonucunda kontrol altına alındı. Bu süreçte yangınla mücadele eden işçilere destek olan Kemerliler, engebeli arazi ve zorlu şartlara rağmen bu mücadeleden geri durmadı.
GÖNÜLLÜLERİN BAŞARISI VE CESARETİ
Gönüllüler, sosyal medyada yaptıkları çağrılarla yardım ihtiyacını dile getirdi ve yaşadıkları zorlukları anlattı. Farklı sektörlerden çalışanlar, gündüz mesaiye, akşamları da yangın söndürme çalışmalarına destek verdi. Yangının ilk çıktığı andan itibaren sahada olan gönüllüler, kimi zaman sırtlarında çantalarla kilolarca yükü ormanın derinliklerinde çalışan işçilere taşıdı, kimi zaman itfaiye ekiplerine hortum taşıyarak destek verdi.
“Yangın sonrası 23 dakikada olay yerine geldik. Sonrasında arkadaşlarımızı topladık. Çok az uykuyla durmadan çalıştık. Patikada kilometrelerce yürüdük." - Emre Uğur, Kemer Belediyesi çalışanı ve gönüllü grubun kurucusu
UMUT VE CESARETLE MÜCADELE
Gönüllüler arasında yer alan Didem Yakut, 3 çocuk annesi bir AFAD gönüllüsü. Yangın haberini aldığında denize gitmeye hazırlanan Yakut, çocuklarını teyzelerine bırakarak orman yangınına müdahale etmek için tüm planlarını iptal etti. Zaman zaman düştüklerini, ağaçlar arasından geçerken kollarının ve bacaklarının çizildiğini de söyledi.
“Denize gidiyorduk çocuklarımla. Yangını duyunca onları kardeşime, yani teyzelerine bıraktım. Ağaçlar, hayvanlar da bizim gibi canlı." - Didem Yakut, AFAD gönüllüsü
Kemerli gönüllülerin cesareti ve özverisi, orman yangınlarına karşı verilen mücadeleyi hatırlatırken, doğaya ve hayatın her alanına duydukları saygıyı da ön plana çıkardı. Bu hikayede herkesin gönlüne dokunacak bir unsur bulunuyor: İnsanın doğaya olan sorumluluğu, toplum hizmetine olan özveri ve insan ruhunun gösterdiği dayanıklılık. Doğa, her zaman ve her yerde bizim en değerli mirasımızdır. Ve Kemer'deki bu örnek durum, her birimizin bu mirasa nasıl sahip çıkabileceğini gösteriyor.