Açıklama özetle, "G.A.P olarak amacımız cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına gireceğimiz şu günlerde, ülkemizin geleceğine katkı sağlayacak projeler üretmeyi ve stratejiler geliştirmeyi; bunu yaparken üretici fikirleri olan sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz. Özetle; siyasal ve sosyal hayatta ayrı bir güç unsuru olarak, demokratik devlete katkı sağlamak istiyoruz. En önemli değerlerimiz olan Atatürk, Cumhuriyet, Türk Bayrağı, Türk dili ve Türklükle sorunu olmayan herkes platformumuza katılabilir. Siyaset üstü bir platform olarak, Antalya’mızın sorunlarına, ülkemizde yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmelere sessiz kalmadan, fikirlerimizi, projelerimizi paylaşmayı hedefliyoruz. Türk dilinin; yabancı diller ve alfabeler yoluyla kuşatılmasına, yozlaştırılmasına ve asimile edilerek yok edilmesine “Hayır” demek üzere açıklama yapma gereği duyduk."
Nesiller arasında var olan organik ve kültürel bağ, bir milletin devamlılığı için yeterli değildir. Devamlılığı sağlayan en önemli şey se milli dildir. Dil yaşadığı sürece kültürün ulaştığı bütün kavramları kelimeler aracılığıyla bünyesinde toplayarak nesilden nesile aktarır ve eriştiği her neslin hem kimliği hem de hafızası olur. Yani bir bakıma bir milletin zihniyeti; dilinin yansıması, ya da dili milletin zihninin yansımasıdır.
TÜRKÇEMİZ VE ALFABEMİZ DE “DİL BAYRAĞIMIZ” DIR
Nasıl ki, ay yıldızlı al bayrağımız milli bayrağımız se, Türkçemiz ve alfabemiz de dil bayrağımızdır. Özetlemek gerekirse; güzel Türkçemiz, milletimizin kalbi, zihni, öz benliği milli bilinci, genetik kodu ve hafızasıdır. Yani canla ve başla korunması gereken mukaddes bir hazinedir.
Artık şu yalın gerçeği çok iyi anlamalıyız; Türk dili yok olursa Türk de yok olacaktır. Sokağa çıktığınızda kaldırın başınızı ve lütfen bir etrafınıza bakın. Açılan ticarethanelerin çoğunun isimleri artık Türkçe değil.
OYSA TABELALAR, ARTIK O ŞEHİRLERİN İKİNCİ KİMLİĞİ GİBİDİR
İstanbul'a gelen bir yabancı, yarım saat gezinse Türkiye'de olup olmadığı konusunda
kuşkuya düşebilir! Sahil şehirlerimizde de durum farklı değildir. Bırakın işyeri tabelalarını; bu kentlerimizdeki apartmanların, sitelerin ve tatil köylerinin bile neredeyse tamamının isimleri yabancılaşmıştır! Konu sadece tabelalarla da sınırlı kalmamış, hükümetin yabancı iskânındaki yanlış uygulamaları nedeniyle; başta Antalya olmak üzere, sal ve sınır kentlerimizde Türkler azınlığa düşürülmüştür. Kendi okullarımızdaki sınıflarda azınlık haline düşürülen Türk çocukları, diğer öğrenciler tarafından yabancı olarak görülmeye ve oyunlara alınmamaya başlanmıştır. Buralarda kalan Türklerin önemli bir kısmı ise; çaycı, çorbacı, camcı, çerçeveci, hizmetli ve çöpçü vb. konumundadır. Yozlaşma ve asimilasyon yalnızca tabelalarla da sınırlı değildir. Örneğin; eczane ve kozmetik sektöründeki ürünlerin neredeyse tamamının isimleri yabancılaşmıştır.
TÜRKLER AĞIR VERGİ YÜKÜYLE EZİLİYOR
Kolayca ruhsat verilerek iş yeri açmaları sağlanan Suriyeli sığınmacılar, yasalarımızı da hiçe sayarak, işyerlerine Arapça isimler vermeye ve inatla Arap alfabesini kullanmaya devam etmektedir!
Ülkenin gerçek sahibi olan Türkler; ağır vergi yükleri altında ezilirken, onlar bir kuruş dahi vergi ödememektedir. Atatürk'ün deyimiyle milletimizin kalbi ve zihni olan dilimizin, yabancı dillerdeki tabelalarla asimile edilerek nihayetinde hafızamızın ve benliğimizin silinmesini ve sonunda da kalbimizin sökülmesini asla kabul etmeyeceğimizi haykırıyoruz.
TBMM’Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Yapılacak olan kanun düzenlemelerle bu garabet sonlandırmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve hükümeti görevini yapmaya davet ediyoruz.
Grup adına açıklamayı yayınlayan Gücümüz Anadolu Platformu Başkanı Mustafa Duran dilimizi ve kült6ürümüzü korumak ve korumakla yükümlü olanları görevlerini yapmaya davet etmek istediklerini vurguladı…