Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Öztürk, “Bu kanun gerçek anlamıyla bizi temsil etmiyor. Yasalaşmış olması bu kanunun meşruluğunu göstermez. Mücadelemiz kararlılıkla sürecek" ifadelerini kullandı.
“ELEŞTİRİ VE İTİRAZLARA RAĞMEN…”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Milli Eğitim Bakanlığı bileşenlerinin görüşlerini almadan masa başında hazırladığını belirten Öztürk, “AYM’nin daha önce verdiği iptal kararına rağmen, ÖMK’nin muhatapları olan eğitim sendikaları, ataması yapılmayan 1 milyonu aşkın öğretmen, eğitim fakültelerindeki akademisyen ve öğrencilerin tüm eleştiri ve itirazlarına rağmen TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar partilerinin oylarıyla dün gece itibarıyla kabul edilerek yasalaşmıştır” diye konuştu.
“NAZARIMIZDA ANLAMI YOKTUR”
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun birçok olumsuzluğu beraberinde taşıyacağını öngören Öztürk, “Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran ve emeğimizi değersizleştiren, ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarımıza çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarımızı zayıflatan, eğitim emekçileri arasında ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştirecek içeriğe sahip olan bu kanunun, bir milyonu aşkın eğitim emekçisi ve ataması yapılmayan öğretmen nazarında bir anlamı yoktur” şeklinde konuştu.
“MESLEKTEKİ KIDEME BAKILMIYOR”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun beraberinde getirdiği maddelere dikkat çeken Öztürk, “Öğretmenleri kariyer basamaklarıyla sınıflandırmak, buna göre bir ücret uygulamasına geçilmesi eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldırdığı gibi, meslekteki kıdemine bakılmaksızın bütün öğretmenlerin yaşadığı ekonomik yoksulluğu da yok saymak anlamına gelmektedir. Öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri itibarsızlaştırmak için her gün yeni bir açıklama yapan MEB’in bu kadar sığ bir kanun taslağıyla eğitim emekçilerine yönelik şiddeti önlemeyi hedeflediğini varsaymak için çok iyi niyetli olmak gerekir. Amaç eğitim emekçileri şiddete uğradığında cezalandırmak değil şiddet gerçeklemeden önleyici tedbirler almak olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
“SIĞ VE DAR BİR ÇERÇEVEDE”
Söz konusu kanunu eksiklikleri ile yorumlayan Öztürk, şöyle devam etti: “Bu kanun gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. 17 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarının böylesine sığ ve dar bir çerçevede ele alınması kabul edilemez. TBMM’de yasalaşan Öğretmenlik Mesleği Kanunu kapsamı itibariyle son derece dar ve yetersizdir. ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ metnini esas almayan bir meslek kanununun taleplerimize yanıt vermesi ve sorunlarımıza çözüm üretmesi beklenemez.”
“İTİRAZIMIZ GEÇERLİLİĞİNİ KORUYOR”
Eğitimin tüm bileşenleriyle tüm eğitim ve bilim emekçilerinin hak ve taleplerini kapsayan yeni bir meslek kanunu hazırlanması gerektiğini hatırlatan Öztürk, “Öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, bizleri kariyer basamakları üzerinden bölen ve halkın değil iktidarın öğretmenini yaratmayı hedefleyen Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na yönelik haklı itirazlarımız geçerliliğini korumaktadır. Eğitim emekçileri rekabet etmek ve yarışmak değil, birlik ve dayanışma içinde, nitelikli eğitim için çalışmak istemektedir. Geleceğimizi ipotek altına alan ve iş güvencemizin altını boşaltmayı hedefleyen her türlü yasal düzenleme ve fiili uygulamaya, örgütlü gücümüzle karşı duracağımız bilinmelidir” dedi.
Öztürk, Eğitim Sen’in, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim ve bilim emekçilerinin özlük, ekonomik ve demokratik haklarını geliştirmeyi, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu için kararlılıkla mücadele etmeyi sürdüreceklerini sözlerine ekledi.